Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

318 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Onlarca yazar ve filozof kitaplarında en kötü devlet modelini işleyip bizlere korkunç hayal dünyasını aktarmıştır. Diktatörce yöneten, işçiyi sömüren, yeni fikirlerin doğmasına engel olan iktidarı ve onlara sesini çıkaramayan, ezilen halk modelini de gözler önüne sermişlerdir. Fakat bunları yaparken gerçeklerden değil kendi hayal gücünden yararlanmışlardır. İşte Maksim Gorki'nin bu kitabında en kötü distopyaları andıran bir devlet modeli karşımıza çıkıyor. Ama bu sefer hayallerden ibaret değil, Maksim Gorki gerçekleri anlatıyor bize! Ülke sınıflara ayrılmış, soylular işçi sınıfını sömürüyor, köydeki insanların paraları devlet tarafından çalınıyor, kadınlar ve çocuklar sürekli şiddet görüyor, kilise dini sömürüp insanları manipüle ediyor, fikrini söylemek isteyen direkt cezaevine gönderiliyor... Kısacası soylulardan olmayan herhangi bir insan hayat nedir bilmiyor. Devlet düşüncelerden korkuyor ve boyun eğen insan modelinin dışına çıkanları ortadan kaldırıyor. Daha iyi anlatabilmek için kitaptan bir alıntı paylaşmak istiyorum: "Yaşamıyorlar insanlar, akıl almaz bir yoksulluk içinde çürümektedirler. Ve çevrelerinde yöneticiler aç kargalar gibi dönüp durular, fazladan bir lokma ekmekleri var mıdır, gözetlerler. Varsa, görür görmez çekip alırlar onu elinden, üstelik suratına bir tokat patlatırlar." İşte böyle bir düzenin esiri olan bir halkı anlatıyor Maksim Gorki. Kitaptaki kadar olmasa da Çarlık Rusya'yı elimden geldiğince anlattım. Kitabın asıl konusu da bu düzene karşı olan bir grup genç ve o gençlerden birinin annesi. Evet alışılmışın dışında belki ama kitaba adını veren "Ana" bu kadın. BUNDAN SONRASI SPOILER İÇEREBİLİR! Pelageya Nilovna, devrimci Pavel'ın annesi, çocukluğunu ve gençliğini yaşayamamış bir kadın. Gençliğinde babası tarafından herhangi bir erkekle evlendiriliyor ve hiç aşık olup olmadığını hatırlamıyor bile. Hayatın asıl zorluğu onun için yeni başlıyor. Çünkü evlendiği adam herkes tarafından bilinen zorba bir adam. Pelageya Nilovna'yı sürekli dövüyor, onu her insanın muhtaç olduğu sevgiden mahrum ediyor. Bu yüzden yaşadığı hayattan hiçbir şey anlayamıyor Pelageya. Bir gün eşi ölüyor ve asıl roman burada başlıyor. Pelageya Nilovna'nın yani Ana'nın değişimi. Oğlu sosyalist bir gruba katılınca bunu annesine oldukça belli ediyor. Okuryazar bile olmayan Ana oğlu için endişeleniyor tabii ki. Onun kiliseye gitmeyişi, tanrıya inanmayışı Ana'yı iyice korkutuyor. Fakat daha sonra anlatılanlar ilgisini çekince yumuşamaya başlıyor. Oğlu ona anlayabildiği düzeyde davalarını anlatmasıyla Ana her geçen gün bu konuda kendini daha da geliştiriyor. Hatta okumak istediğini fark edip okuryazar bir kadın oluyor! Hayatta olduğunu, yaşadığını hissediyor ve bu davaya kendini daha fazla kaptırıyor. Oğlu gibi yasak bildirileri dağıtıyor, insanları uyandırmaya çalışıyor. Kitabın sonundaysa Ana kanlar içinde, dövülerek tutuklanıyor. SPOİLER BURADA BİTİYOR. Bu kitap büyük bir değişimi anlatıyor. Her insanın içinde bulunan bir adalet, baş kaldırma iç güdüsü vardır. Asıl iş onu uyandırmaktadır. Ana'nın içindeki büyük uyanış bize bunun en güzel örneği. Yani Maksim Gorki hiçbir ayrım yapmadan, her sınıftan insanın büyük bir değişim yaşayabileceğini gösteriyor bize. Onu haklı bulmakla birlikte düşüncelerimi anlatma konusunda cesaret kazandığımı söyleyebilirim.
Ana
AnaMaksim Gorki · Can Yayınları · 201928,7bin okunma
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.