Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

194 syf.
8/10 puan verdi
·
35 saatte okudu
“Söyledim değil mi, teknem kayalara çarpıp battı. Ve kendimi burada buldum. Söyledim değil mi, kızgın kumların üstünde değil, deniz kıyısında değil, başı bulutlarda bir yerdeydi bu kayalar. Kendime geldiğimde, çevremdeki insanlara denizi ve tayfaları sordum. Hiçbir şey anlamadılar. Karların üstüne (çünkü karla kaplı kayaların üstünde bulmuştum kendimi) bir çubukla denizin dalgalarını çizdim. Bir de gemi. Bilemediler. Deniz nasıl anlatılır? Çevremdekiler, yaşamları boyu görmemişlerdi denizi. (Bunu sonradan öğrendim.)” (syf.17) Denizi olmayan bir kentin, denizle hiç tanışmamış sakinlerinin yanında bulur bir anda kahramanımız kendisini. Denizden yüzlerce km uzak olan bu şehire teknesi nasıl gelmiştir , nasıl batmıştır, nasıl kıyıya değil de dağın tepesine vurmuştur vücudu bilinmez. Böyle masalsı, destansı ve bilmecemsi bir girişle başlar hikaye. Hakkari’nin Pirkanis köyündedir kahramanımız. Ne o etrafındaki insanların dilini anlıyordur ne de insanlar onunkini. Bir müddet burada kalmak zorunda olduğunu fark edince köylülerden iş ve kalacak yer istemeye çalışır. Bir tek muhtar anlar onu çat pat. Köydeki hiçbir işi yapamayacağını anlayınca, yapabileceği en iyi işin öğretmenlik olacağına karar verirler karşılıklı. “Çocuklarımıza tüm bildiklerini, bu konuştuğun dilini, okumasını, yazmasını, hesap yapmasını öğret” dedi Muhtar. Bir de oda verdi ona. Küçüktü, eskiydi, tozluydu ama başını sokabileceği bir yerdi. “Bütün bunlar gerçekten gerekli mi sizler için, dedim. Bir de im bunları başarıp başaramayacağım sorunu var?” “Başarırsın” dedi. “Madem öyle, hadi başlayalım, dedim.” (syf.22) Diyerek kendinden bahsetmeye başlayan meçhul öğretmen karla kaplı dağların yanında, karlarla kaplı Pirkanis köyünde öğretmenlik yapmaya başlar. Köyün okulu, tek sınıftan ibarettir. Köydeki öğrencilerin kalemi, kitabı hatta defteri yoktur. Öğretmenin dilinden tek kelime anlamazlar. Öğretmende öğrencilerinin. İhtiyaçları temin etmek için şehre de gidip gelmeye başlar öğretmen. Fakat bu gidip gelmeler türlü gariplikler, aksilikler, engellerden ibaret olur hep. Şehre her indiğinde kendisine yazılmış mektuplar verirler bir de valilikten kendisine. Fakat bu mektuplar hep açılmış ve okunmuş olur. Üstelik mektupları yazan kişiyi hatırlamamaktadır öğretmen. Bir tesadüf eseri bu şehre düştüğünü düşünürken, adresini bilen bu meçhul kişinin mektuplarıyla şüphelenmeye başlar durumdan. Önce mektupların yanlış kişiye verildiğini düşünür ancak o kadar kendisine yazılmış gibidir ki hayrete düşer. Köyde Halit adında biriyle tanışır öğretmen bir de. Dost olur onunla… Ancak Halit de tuhaf davranışlar sergiler… Öte yandan köye ölümcül bir hastalık peyda olur… Dışarıdan tıbbi yardım getirtmek ayrı dert haline gelir. Bu hastalık çocukları vuran onların canlarını alan bir hastalıktır. Karla kaplı köy yolu yüzünden çocuklar da hastaneye götürülemezler üstelik. Tüm bu uğraş çaba içerisinde derken kış biter, karlar çekilir etraftan. Köye bir müfettiş gelir baharla birlikte. Müfettiş öğretmene dilediği zaman gidebileceğini söyler sonra. Öğretmene deniz olmayan bu şehir de dağların arkasında, kendisi bekleyen bir kayık olduğu söylerler . Sahi kayık orada mıdır? Binip köyü terkedecek midir öğretmen? Bir kış mevsimi kadar vakit geçirip öğretmenlik yaptığı köyde neler görür, nelere şahit olur, neler öğrenir, neler öğretir, neler yapar, nelerle yüzleşir öğretmen? Hepsi de kitabın içinde.. Ferit Edgü kitabını ilk kez 1977 tarihinde yayınladığında “O” adını vermiştir. Kitap 1982 yılında sinemaya uyarlanıp, “Hakkari’de Bir Mevsim” adıyla ünlenince, kitabın adı da değişivermiş. Yazar 1964 senesinde asker olarak gittiği Hakkari’de öğretmenlik yapar. Buradaki anılarından yola çıkarak, hayal ve gerçekler arasında hikayeyi kurgulayarak kaleme alır. Kitabın giriş cümlesinden son cümlesine kadar içine çeken muhteşem, şiirsel, masalsı ve yalın bir dili var. İlk andan son ana kadar keyifle okunuyor. Edgü’nün eserinde kullandığı bir diğer teknik de küçürek öykü tekniği. (Hikâyenin bir alt türü olan küçürek hikâye, çok kısa metinlerdir.) Bir yerde karşıma çıkan bir bilgi de Hakkari’de Bir Mevsim ile birlikte Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban kitabını da aynı anda okunması tavsiye edilmişti. Dil ve anlatım bakımdan değil de, kurgu, dönem ve dönemin coğrafyasını anlamak adınaydı bu tavsiye. Buraya ek bilgi olarak paylaşayım. Yaban’ı henüz okumadım. Ama çokça merak ettim. Keyifli okumalar dilerim.
Hakkari'de Bir Mevsim
Hakkari'de Bir MevsimFerit Edgü · Sel Yayıncılık · 201710,1bin okunma
·
112 görüntüleme
Egeli okur okurunun profil resmi
Filmi de çok güzeldi
Seçil Yardım Örengül okurunun profil resmi
İnternette buldum ama görüntü kalitesi o kadar kötüydü ki! Yine de izlemiştim. :)
Egeli okur okurunun profil resmi
Genco Erkal için izlenir
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.