Muhteşemdi. İlk sırada yazarın o muhteşem anlatım dili, destansı, şiirsel ve büyüleyici benzetmeler, zekice tekrarlar ve bağdaştırmalar, hikayenin geliş-gidişli ve merakı hep diri tutan anlatım sırası geliyor teşekkür listesinde. İkinci teşekkür ise çevirmene. Bu akıcılık ve şiirsellik, Türkçe’ye o kadar güzel kazandırılmış, o kadar ince nüanslarla işlenmiş ki metin, Türkçe yazılmış bir eser havası her satırda kendini hissettiriyor. Tek bir fire var; bir yerde “yunus balığı” denmiş, yunus balık değildir. :) O kadar kusur kadı kızında da olur diyelim. Olay örgüsü, anlatımdaki ve bölümlerdeki rastgele ve karmaşık gibi duran geçişler aslında okuma deneyimime yalnızca heyecan kattı. Çok katmanlı hale getirdi zihnimde oluşan dünyayı. Epey saygı gören bir “yutubır” ablamız, incelemsinde “kitabın yarısında bir ailenin hikayesini okuyoruz, diğer yarısında da bir aşka odaklanıyor hikaye” demiş. Ben yanlış kitap mı okudum acaba? Böyle bir şey yok. Zaten kitap ilk yarı-ikinci yarı diye ayrılmıyor. Bölümlerin hepsi hikayenin başka zamanına ait. Bahsedilen aşk da kitabın ilk bölümlerinde de var, ortalarında da sonlarında da. Otorite gibi yargı dağıtan bilge “okuyucu”ların bazen gerçekten saçmaladığını düşünüyorum. Ayrıca bu kitabın buradaki puanı neden düşüktür, tahminim; Kanal 7’deki yalapşap Hint dizilerinin ateşli izleyicisi olan kitle, Hint kitabı diye arama yapıyor, bunu buluyorlar ve beklentileri o ağdalı dizilerdeki gibi bir hikaye oluyor. Böyle bir kitaptan da hiçbir şey anlamamış oluyorlar ve “ay nesini sevmişler, hiç güzel değil” deyip 2-3 puanı yapıştırıyorlar. Benim gördüğüm o. İyi bir roman okumak isteyen herkese -Karanlığın Kalbi, Döşeğimde Ölürken ve Yüzyıllık Yalnızlık okumuş, tadına doyamamış herkese özellikle- tavsiye ederim.

Küçük Şeylerin TanrısıArundhati Roy · Can Yayınları · 20201,207 okunma

·

43 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.