Bu eserde yazar beni hayal kırıklığına uğrattı.. Serenad'ı okurken hissettiğim tadı alamadım.. 5. bölüm/ sayfa 58 "...sonra banyoya girip acele bir duş yapıyor, üzerinde Arzu'nun saçı ya da tırnaklarının arasında deri parçaları kalmamasına dikkat ediyor"
Tırnaklar arasında deri parçaları katil zanlısında değil, maktulde aranması gerekmiyor muydu?"
Sayfa 307: "Bu arada telefonunuzda çalan "Sen Gelmez Oldun" şarkısını, savcılık makamının ciddiyeti ve adaletin ağırbaşlılığı ile bağdaştıramamış olduğumu belirtmeme izin verin"
Bu cümle bana; anneme kalp masajı yapan doktorun telefon melodisini hatırlattı.. O şarkıyı her duyduğumda o ânı hatırlayabileceğim korkusuyla melodiyi anlamamaya çalışmış.. Hafızamda yer etmesin diye çaba göstermiştim..
Emekli Mühendis Mehmet Bey'in eserde yaşadığı sâdece psikolojik travma değil tabii ki.. Uzun yıllar her ne kadar kaçmaya çalışsa da sonunda antropozun hissettirdiği duygulara yenik düşmüş kendini hormonlarına bırakmış bir karakter de görüyoruz olay örgüsü içinde..
Geç kalınmış duyguların verdiği umutsuzluk ve belki de utançla.......(Bu kısım spoiler)
Eseri okurken akıcı değil de; sanki yazarın "300 sayfaya bari zoraki tamamlamaya çalışsam" der gibi gereksiz uzatma ve tekrarları beni yordu.. Yazı dilini acemice buldum açıkçası.. Çok vurgulandığı, tavsiye kitaplarda adından sıkça söz edildiği kadar başarılı bulamadım maalesef..