Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

651 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
İnsan kaderini değil, kader insanı seçer.(syf281) diyen yazarın, kader kumaşını karakterlerine nasıl biçtiğini görüyoruz yol boyunca. Çaresiz kabullenişlerden tükenmiş olmalı ki isyanını her karakterinde farklı seslerde ifade etmekten vazgeçmiyor. Uyanıkken, uyurken, yürürken, kaçarken; çocukken, yetişkinken, ölmek üzereyken; kargayken, kediyken, erkekken, kadınken,cinsiyetsizken... yani değişen şekil ve yönlerin temelinde kaderci anlayışa bir tepki söz konusu. Ilk tepki, 15 yaşına girmek üzere olan ve has bir delikanlı olma yolunda ilerleyen Kafka Tamura'nın evinden kaçışıyla başlar. Bu kaçışın tetikleyici unsurları; çarpık aile ilişkileri ve çocuklar üzerindeki etkisidir. "Sanırım babam için eserlerinden biri olmaktan öteye geçmedim ben. Heykellerinden biri. Kırılıp parçalanması tamamen babamın arzularına kalmış bir şey." Babanın içinde anneye karşı biriken öfke ve nefret Tamura'nın bilinçaltına 'intikam' kehaneti olarak yerleştirilir. (Oedipus Kompleksi) Bilinçaltında bastırılan duyguların yansıması ya kendimize ya etrafımızdaki birilerine zarar verme şekline döner. Bunu alt etmenin yollarını arayan karakterimizin kaçtığını sanarken kadere(kehanete) doğru koştuğunu görürüz. Kadere isyan anlayışı yerini çaresiz kabullenmelere bırakır. Burada yazar yüzleşmekten başka çaremiz olmadığını vurgular. Bu yüzleşmeye ve iç mahkemeye tanıklık eden birbirinden farklı karakterler çıkıyor karşımıza. Bu farklılıklar, "kabullenişlerde" farklılığını yitiriyor. Yani kim olursak olalım ne olmak istersek isteyelim elimizin, ayağımızın uzanamadığı ve değiştiremediğimiz olgular var ne yazık ki. Kitabın cezbedici bir tarafı, fantasik bir dünyanın içinde realitenin böylesi bir yer edindiğini görmek oldu. Yazar buna "hayal kurmanın sorumluluğu" adını veriyor. Ne hayal ettiğimizin ayırdında olmamız gerektiğini hatırlatmak için. Cezbedici diğer bir tarafı ise kelebek etkisini görmek oldu. Birbirinden bağımsız sandığımız olaylar ya da kişilerin aslında ne kadar iç içe ve birbirine bağlı olduğunu görüyoruz. Çesitli mesajlar vardı kitabın içerisinde; 1)Savaşın insan psikolojisi üzerindeki etkisi, insanların doğa ve birbirleri üzerindeki etkisi görmezden gelinmeyecek kadar büyük. 2) Saklı gerçekler rüyalarda huzursuzluğa yol açar ve er ya da geç açığa çıkar. 3) Ne olduğumuzu çözme yolundaki kimlik kargaşasında ayrımcılık en can yakıcı sorundur. Gerekli ve üstün olan varoluş sancısı "insan olmak" üzerine çekilmelidir. 4) Insanı otomattan çıkarmak için akıl ve bilinç gereklidir. Ama en önemlisi de hayal kurabilme sorumluluğuna ve yetisine yanı sıra hoşgörüye sahip olmaktır. "Fakat hayal gücünden yoksun, sığ ve hoşgörüsüz bir yaşam, parazitlerinkinden farksızdır." (Syf258) Hayal kurmak en önemlisidir çünkü değişim ve dönüşüme ayak uydurmak başka türlü mümkün değildir. "Dünya her gün değişim içindedir Nakata. Her sabah saati gelince hava aydınlanır. Fakat karşındaki dünya dünkünden farklıdır. Uyanan da aynı Nakata değildir. Anlayabiliyor musun?"(syf269) Kitap içeriği mitolojik hikâyelerle, psikanaliz bakış açısı ve rüyalarla, tarihi kişiler, olaylar ve yerlerle zenginleştirilmişti. Başlarda kitabin barındırdığı fantasik ögeleri ve olayları anlamak için yavaş ilerlesem de sonraları merakım okumami epey hızlandırdı diyebilirim. Fakat bu hız, bu son için değildi diye üzüldüm açıkçası. yine de bu, kitabı okuma hazzimdan pek bir şey eksiltmedi. Son olarak kitaba ismini veren şarkının şu sözleriyle bitirmek isterim düşüncelerimi: "Sahilde Kafka Aklında dünyayı oynatan sarkaç Yüreğinin halkası bağlıdır Gidemez hiçbir yere Sfenks Gölgeler bıçak olur Rüyanı deler. Ince, narin parmaklar Giriş taşını arar Dalgalanır keten eteği Sahilde Kafka'ya bakar."
Sahilde Kafka
Sahilde KafkaHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20209,9bin okunma
·
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.