Dave Gurney serisi en sevdiğim polisiyelerden biriydi, ilk dört kitabı severek okumuş olunca bu kitabı merakla beklemiştim, tabii çıktığını öğrenince çok sevindim. Kitabı okurken Gurney serisini ve serideki mantığı özlediğimi fark ettim.
Bu kitap serinin diğer kitaplarına yine çok benziyordu, yazar her zamanki kurgu biçimini ve olay örgüsünü benimsemişti, hangi sayfada ne yaşanacağını çok bildiğiniz için bunlara hazırlıklı okuyorsunuz, yazarın bu sorunu acilen çözmesi lazım. Diğer yandan serinin diğer kitaplarından ayrılan yönü ise gerilimin büyük bir yer kaplaması idi, normalde polisiye ağırlıklı olan seri bu sefer gerilim ağırlıklı idi, ancak ben bu seriye bu kadar gerilimi çok yakıştırmadım.
Kurt Gölü serinin en az sevdiğim kitabı oldu, şaşırtıcılıktan uzak, öngörülebilir ve mantıktan uzak bir tarzı vardı. Kitabı bitirdiğimde, suçluyu/suçluları güdüleyen sebebe ikna olmadığımı fark ettim, ortada zekice bir plan vardı ve bu planın başlangıç noktası pek mantıklı gelmedi. Orada çok zekice hazırlanmış diyebileceğimiz bir plan var ancak sebebi sağlam bir zemin üzerine kurulmamış. Bu da kitaba bakışımı etkiledi, kitaptaki mantıksızlık ve biraz zorlama kaçabilecek tesadüfler ve uç noktalardaki teknoloji ürünleri ve mantıksız sebepler kitabı sevmemi engelledi diyebilirim. Serinin en az sevdiğim kitabı bu oldu, yine de çok kötü değildi ama serinin diğer kitaplarının gerisinde kaldı. Açıkçası bu serinin artık sonlanması gerektiğini düşünüyorum, yazar aynı döngüyü sürdürdükçe serinin kalitesi düşüyor.