Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Tek bir minare ya da arada bir rastlanan kireçlenmiş tuğla duvarlar gibi sıra dışı yapılar da vardı. Ancak gerisi, inanılması zor bir volkanik tabiat boyunca akşamın son ışıkları altında yerbilimsel bir fantezi, kesinlikle erkeklik organını andıran bir manzara oluşturan, lav, rüzgâr ve zamanın ürünü belki otuz metre yükseklikteki sonsuz külahlardı. Turist broşürleri, bu çok göze batacak kadar açık olan sıfatı kullanmaktan kaçınma çabalarıyla sözlükleri tüketmişlerdi -"ay manzarası", "unutulmaz" ve "yontulmuş" sözcükleri altına bakın- ama en sonunda kaçınılmaz olana boyun eğmişlerdi ve "penis" sözcüğü Kapadokya gezi kılavuzlarının en erdemli geçinenlerine bile sızıvermişti usulca. Hıristiyanların penisle arası fazla iyi olmamıştı hiç ama her taraftaki bu muazzam yumrulu kumtaşı sütunlara rağmen sevmişlerdi Kapadokya'yı. Burası yedinci yüzyıl Hıristiyanlarına gerçekten de pek terbiyesiz bir manzara gibi görünmüştü herhalde. Bu yerbilimsel seks âlemi arasında yerleşebilirler miydi sahiden? Yerleşebilirlerdi ve de yerleşmişlerdi; zulümden tavşanlar gibi kaçtıklarndan burada penis konusunun kendilerini caydımasına izin vermezlerdi ve zulüm, yedinci yüzyıl Hıristiyanları için alışılmış bir şeydi.
Sayfa 171 - KOTON KİTAP
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.