Raskolnikov...Yaklaşık üç haftadır her gün kafa yapısını ,neler yaşadığını amacını anlamaya çalıştığım adam.Kitapta raskolnik kelimesi resmi kiliseye karşı çıkan aykırılıkçı bir dinsel hareketin adı olarak tanımlanmış.Aslında Dostoyevski bu ismi bilerek koymuş.Bana göre Raskolnikov sadece dine değil her şeye karşı çıkan,insanlardan ve toplumun kabul ettiği etikten kendini soyutlamış bir insan.Tek başına haftalarca aylarca kutu gibi bir odada yaşayabilen ,düşünceleriyle arkadaş olup onlarla bir arada olan ve hayatını onlara göre şekillendiren bir üniversiteli genç.Hayattaki doğrular ve yanlışları kendi akıl süzgecinden geçirmeden kabul etmiyor ve böyle olmayan herkesten tiksinti duyuyor.Kitabı okurken Raskolnikov'un dünyasına girmek için çok çabaladım ve girerken de hep bir yandan onu aklayacak bu cinayeti mantıklı (!) anlaşılabilir bir hale getirecek bir neden aradım .Sürekli kitap boyunca karaktere bunu sordum neden diye. Anladım ki aslında bu basit bir cinayet değil, bu Raskolnikov'un toplumdaki sorunlara ,eşitsizliğe, çürümüşlüğe başkaldırısı.Hasta bir adam ve büyük amaç uğruna insan öldürmenin vicdana yanlış gelen bir durum olduğunu kesinlikle kabul etmiyor.Bu savı öldürdüğü kişilerin birer bit olduğunu ve toplum için bunun bir temizlik olduğunu söyleyerek açıklıyor.Napolyonu örnek alıyor ama o da biliyor Napolyon olmadığını, fakat derdi Napolyon olmak değil bu cesareti gösterebilme şerefine erişebilmek." Anlamıyorum doğrusu yolunca yordamınca kuşatılmış bir halk üzerine bombalar yağdırmak biçim bakımından kimseyi rahatsız etmiyor ve saygıdeğer bir şey sayılıyor, bu estetik kaygısı güçsüzlüğün ilk belirtisidir hiçbir zaman şu anda olduğunca apaçık duymamıştım bunu.Suçunun anlamı ve buna ne için cinayet denildiğini şu anda olduğunca hiçbir zaman anlamıştım ve kendimi hiçbir zaman şu anda olduğunca güçlü ve inançlı hissetmemiştim" işte böyle diyor Raskolnikov yani gerektiğinde insanları öldürmenin kılıfı bulunduğunda gayet normal olduğunu fakat kendisi aşağılık bir tefeci hiç kimseye bir yararı olmayan yoksulların kanını emen zararlı bir biti öldürmek istediğinde bunun suç olduğunu asla anlayamadığını söylüyor. Her gün bunları soruluyor yolda ,sokakta ,toplum içinde .Bu düşüncenin ne kadar mantıksız ya da mantıklı olduğunu acaba yanılıyor olabilir miyim düşünüyor .Şimdi bu kadar yazar üzerine yazdığım için onu savunduğumu veya öldürmeyi meşru gördüğümü düşünmeyin. Sadece her etik yargısını bir kenara bırakıp yazarın niye Raskolnikov'u böyle düşünceler içine ittiğini, ona bu bakış açısını verdiğini çözmeye çalıştım. Ona sevgiyle yaklaşan ondan gidip teslim olmasını isteyen herkesten kaçıyor ,kurallara göre yaptığının suç olduğunu biliyor fakat kendi içerisinde ,kendi dünyasında suç olduğunu kesinlikle kabul etmiyor .Hatta teslim olmakta direniyor ve intihar etmeyi bile deniyor fakat içinde bir yerlerde onu yerden hayata bağlayacak onun için hayatı anlamlandıracak bilemediği bir şeyler olduğunu fark ediyor . Bunu öğrenmekten tiksiniyor aynı zamanda, işte böyle garip düşünceler içinde sağa sola kıvranıp duruyor karakterimiz .Siz de karakterin düşünceleri arasında kaybolup duruyorsunuz. Tüm bu hastalıklı düşüncelerden sonra Raskolnikov acaba gerçekten hayata yeniden tutunabilecek mi bu gücü kendinde bulacak mı ? Kitap işte bu sorularla devam ediyor. Ben bu kitabı lise yıllarımda okumayı çok istemiştim fakat hep ertelemiş veyahut ihmal etmiştim. Dostlar size tavsiyem şudur ,bu kitabı gerçekten sindirerek okumanız ve bilinçli bir şekilde kitap üzerine düşünmeniz.Şimdi düşünüyorum da belki lise yıllarımda bu kitabı okusaydım ne demek istediğini ne anlatmaya çalıştığını anlamayacaktım ,kitabı uzun bir süre içinde bitirmenin yegane sebebi de budur bir yandan yazarı anlamaya çalışırken bir yandan da karakterle içselleşmeye çalışıp kitabı yavaş yavaş okuyup sindirmek istedim . Mutlaka ama mutlaka bu ve diğer romanlarıyla Dostoyevski tanışmanız gereken bir yazar ve Suç ve Ceza'nın başkahramanı Raskolnikov tanışmanız gereken bir karakter.

Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022160,6bin okunma

·

21 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Zeynep Öztürk