Akıcı ve etkileyici diline rağmen okurken gerilmekten kendimi alamadım. Ferdinand’ı hem çok iyi anlıyor hem de satırların arasına girip onu sağlam bi ‘kendine gel artık!’ diye sarsasım geliyordu. Çok dünyevi kavramlarla, olaylarla anlatılan ‘mecburiyet’ bence kitabın kısa ve öz oluşundan da anlaşılacağı üzere çook derin anlamlara da gebe. Bu kitabı okumak; yapmak istemediğimiz ama yapmak zorunda hissettiğimiz bir çok olay veya kavram açısından bize ayna olabilir.
