Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

249 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Okudum, bitti :)
Yine bir kitabı kapatıp, başıma geriye yaslayıp, dakikalarca tavana bakıp yazarın büyüsünden kurtulmaya çalıştığım bir eserdi. :) Tabi arkadaşlarımın tavsiyesi ile hemen ALAMUT adlı kitaba başlamayıda ihmal etmedim. Bakalım onda ne heyecanlar bekliyor bizi. ;) Hissiyatlarım Yazar ile yaptığım Seyehatin yorgunluğu taşıyor. Umarım, Kitapları okurken kendini bu kadar dış dünyadan soyutlayan yalnız ben değilimdir. Gerçi bir tek ben bile olsam çokda önemsemem. Kitaplar bu yorucu dünyada bir nefes almak gibi benim içim. Yıllarca önce bu kapıyı araladığım için kendimle gurur duyuyorum, tabi bir kitap aşığı olan annemede minnettarım. :) Neyse lafı uzatmadan kitaba geçelim; Bu kitap, Ömer Hayyam, Hasan Sabbah ve Nizamülmülk gibi tarihe damgasını vuran üç önemli adamdan bahsediyor. Kitabımız gökbilimci, matematikçi ve filozof Ömer Hayyam'ın rubaileri üzerinde şekillenmiş olay örgülerini içermektedir. 11. Yy'da düşüncelerin idam edildiği devirden nasibini alan bir bilim insani Ömer Hayyam. Dinsizlikle suçlanması ve öldürülmek istenmesi sebebiyle diyar diyar gezmiş, bu yolculuklar sirasinda Hasan Sabbah ile, sonra da Selçuklu Devleti' nin veziri Nizamulkmülk ile kesişmiş yolu. Nizamülmülk, Selçuklu Devleti'nin hem bilgili hem cömert hem de güçlü veziri. Dostu Ömer Hayyam sayesinde, bir devrin üstüne karanlık gibi çöken Haşhaşilerin lideri Hasan Sabbah ile tanışır. Hasan Sabbah'ın, bir gün onun sonunu getireceğini bilebilir miydi ki? Kitabın diğer yarısı 19. yy'ın sonlarında İran sokaklarında geçiyor. Kitabımızın anlatıcısı Benjamin Omar Lesage, yüzyıllar sonra onun bu dünyaya gelmesine sebep olan Ömer Hayyam'ın rubailerini arayışa koyulur. Bu noktadan sonra kendinizi Iran'da Anayasa Devrimi'nin ortasında buluyorsunuz. Bir de birçok okurca yazarın bu devrim sürecinde Amerikayı bir kurtarıcı olarak gördüğü düşüncesi benimsenmiş. Bence olay o kadar basit değerlendirilmemeli. Kitapta da geçtiği gibi Iran'ın aydınlanmasını isteyen bilim insanlarının verdiği mücadele de alkışı hak ediyor. Şimdi ülkede sadece medrese eğitimi almış, bilimden, fenden bihaber insanların eğitilmesi için tabii ki bilen insanlara ihtiyaç var. Başka bir milliyetten olmak, tüm milliyetçi kimliğini bir yana bırakarak insanların ve toplumların yararına eylemler yapmak her zaman da kötü değildir dimi. Bu yüzden Amerikan Presbiteryen Misyonu'nun etkinliklerini biraz daha optimist bir bakış açısıyla değerlendirdim ben. Nedenine gelecek olursam; Presbiteryenler Hristiyanlık dininde demokrasiye, özgürlüğe, medeni kanuna ve insan haklarına inanan ve bunun için mücadele edenlerin benimsediği bir mezheptir. Kurucusu Martin Luther'dir. Velhasıl dostlar, bilimin ışığıyla cehaletin karanlığının bitmeyen savaşını Hayyam'ın rubaileri ekseninde okuduğum bu eseri okuduğum için gayet mutluyum. Sizlere de tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar canlar :)
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 200161,4bin okunma
··
425 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.