Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Enver, Bâb-ı Âlî önünde hazır bekleyen bir otomobil gördü. Şeyhulislâm Cemaleddin Efendi'nin makam otomobili idi. Koynunda sadrâzamın istifa mektubu, şoföre, Dolmabahçe Sarayı'na ve son sür'atle sürmesini emretti. Tal'at ise, kendi kendini "dahiliye nâzırı vekili" atadı. Devlet bu hâle düşmüştü. Bu imzayı kullanarak, arkadaşı Dolmabahçe yolunda iken, Bâb-ı Âlî'deki telgrafhaneden, bütün eyalet vali- lerine emirler gönderdi. Kâmil Paşa hükûmetinin Adalar'la Edirne'yi düşmana verdiği için “millet ve ordu" tarafından iskat edildiğini (düşürüldüğünü) bildiriyordu. Edirne ve Adalar, Kâmil Paşa tarafından düşmana verilmiş değildi. Az sonra her ikisini de İttihadçılar düşmana bırakacaklardı... Enver Bey, Dolmabahçeʻye geldi. Padişahı "derhal göreceğini" söyledi. Bir yarbayın değil, bir mareşalin bile önceden tesbit edilmeden padişahla görüşebilmesi mümkün değildi. Üstelik Enver'in hiçbir resmî sıfatı yoktu, resmî sıfati, bir kolordunun kurmay başkanı olmasından ibaretti. Ama artık devlet kalmamıştı. Enver bir yarbay değil, "kahramân-ı hürriyet" idi...
Sayfa 142
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.