Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

144 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
🖋 #SaitFaikAbasıyanık yazarlık ve şairlik konusunda hiçbir iddiası olmayan, “Yazmasam deli olacaktım” diyerek yazma nedenini mütevazi bir şekilde ortaya koyan, çağdaş Türk edebiyatının öykü türünde sade bir dille yazma hususunda, dönüm noktasını oluşturan kıymetli yazarlarımızdandır. İyi maddi imkanlara sahip bir ailesi olmasına rağmen, aristokrat bir yaşam benimsememiştir. Okul ve ticarette başarı gösterememiş ve “kendisinde başkalarını, başkalarında kendisini aramak üzere yola çıkan” (Hulki Aktunç) aylak aylak gezerken çevresinde gördüğü insanlardan aldığı ilhamla sadece yazan bir tutunamayangillerdendir. Hedonik bir yaşam tarzı benimsemiştir. Siroz yüzünden 48 yaşında hayatını kaybedince, annesi onun anısını yaşatmak amacıyla Sait Faik Hikaye Armağanı ödüllerini başlatmıştır (Birkaç gün önce; bu ödülün 67.’si Şermin Yaşar’a verilmiştir). Sait Faik eserlerinin telif haklarını Darüşşafaka Cemiyeti’ne hibe ettiği için; satın aldığımız her eseri ile biz de bu cemiyete minik bir bağış yapmış oluyoruz. Maalesef Sait Faik siyasetle hiç alakası olmadığı halde komünistlikle suçlandığı, kitaplarının toplatılıp imha edildiği bir dönem de geçirmiştir. Kendisi bunun sebebini hayatı tozpembe görmemesine bağlamıştır. Eserlerinde gerçekçi bir üslüp kullanırken, edebiyatın her zaman halkı aydınlatması gerektiğine inanmıştır. Psikoloğu onun hakkında yazdığı bir makalesinde alıngan, kırılgan, geçimsiz ve çevresi tarafından pek sevilmeyen biri olmasından dolayı, onun için “yalnız adam” tabirini kullanmıştır. #MahalleKahvesi 22 kısa durum öyküsünden oluşmaktadır. Bu öykülerde genel olarak sıradan insanların iç ve dış dünyalarını bütünsel biçimde ortaya koymuş, gerçeğin farklı boyutlarını göstermiş. Yazarın en çok hayran kaldığım tarafı; sosyal eleştirilerini, felsefi düşüncelerini açık açık yazmadan, sezdirme yoluyla vererek okuyucusunu düşünmeye zorlaması oldu. Hikaye anlatıcısı genelde iç monologları ile kendi kaygılarından bahsederken, gittiği yerlerde karşısına çıkan karakterler aracılığı ile bir anda hikayenin yönü değişiyor ve yazar hem anlatıcı kahramanını hem de okurunu şaşırtıyor. Yazar, kahramanlarının iyi, kötü ya da zavallı hallerini yansıtırken hiçbirini yargılamıyor, sorgulama işini tamamen okıyucuya bırakıyor. Tasvir yeteneği o kadar güçlü ki kendinizi bahsettiği mekanlardaymışsınız gibi hissedebiliyorsunuz. 🏝 Burgazada’ya yolunuz düşerse Sait Faik Müzesi’ni ziyaret etmelisiniz. (Spoiler!) Öyküler arasında en sevdiklerimden aklımda beliren sorular; “Mahalle Kahvesi” ‘nde, ölmekte olan babasının yüzü gösterilmeyen gence mi acıyalım yoksa o genç yüzünden kötü yola düşen kız kardeşine mi ya da bu kızı sahiplenen kahveciye mi? “Plajdaki Ayna” ‘yı kim, neden kırdı? Acaba küçük bir çocuğun gözleri önünde yaptıklarından utanan bir adamın işi miydi? “Dört Zait” anlatıcının herhangi biri olarak seçilen kişi olmasına mı üzülelim yoksa tahlil sonucunun anlamını soran adama mı? “Baba ve Oğul” okumakla adam olunur mu? “Uyuz Hastalığı ve Hayal” ve diğerleri gerçek hayatta yaşanan türden öykülerle sorgulatmaya devam ediyor. “Sinagrit Baba” kahramanı bir balık olması nedeniyle kitaptaki tek gerçeküstü hikaye.
Mahalle Kahvesi
Mahalle KahvesiSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 20127bin okunma
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.