2
— Alan!… Kaç kez söylemek gerekiyor sana bunu?
Buradan çıkan müşterilere “görüşmek üzere” denmez.
“Elveda” denir çünkü bir daha gelmeyecekler.
Bunu bir gün kafana sokmayı becerebilecek misin?
Dükkânda çok sinirlenen Lucrèce Tuvache, arkasındaki kasılmış
ellerinin arasında öfkesinin ritmiyle titreyen bir kâğıt saklıyor.
Şortunu giymiş karşısında sırıtarak dikilen küçük oğlunu azarlıyor,
ders veriyor ona.
— Sonra, içeri insanlar girdiğinde şarkı söyler gibi (taklidini yapıyor)
“Günaydın, iyi münler, falan” demeyi bırak. İç karartıcı, ölümcül biri
gibi konuşacaksın: “Kötü bir gün, hanımefendi…” ya da
“Kapkaranlık bir gece diliyorum size beyefendi” diyeceksin.
Özellikle de gülmeyeceksin! Müşterileri kaçırmak mı istiyorsun sen?…
Gözlerini yuvarlayarak, işaret parmaklarını kulaklarının arkasından
dikerek müşterileri karşılamayı kimden, nereden öğrendin sen böyle?
Ne sanıyorsun sen kendini? İnsanlar buraya senin sırıtmanı seyretmek
için mi geliyorlar? Çekilmez oldun artık.
İçine bir alet takacağız senin ya da ameliyat ettireceğiz!
Bir altmış boyunda olan ve kırk yaşını dolduran Madam Tuvache
çabuk parlayan biri. Genellikle kısa kestirdiği kestane rengi saçlarını
kulaklarının arkasına atıyor, asimetrik perçemi bir hava veriyor saç biçimine.
Bir yandan bağırıp duran, bir yandan da arkasında sakladığı kâğıdı
gösteren annesinin karşısında dikilen Alan’ın kumral bukleleri ise adeta
bir vantilatörün etkisiyle uçuşuyor:
— Hem sonra, bu ne oluyor, okuldan getirdiğin bu resim?…
Kadın bir eliyle resmi uzatıyor ve konuşmaya başlıyor, öteki elinin
işaret parmağını da büyük bir öfkeyle vuruyor kâğıda:
— Bir yol bir eve çıkıyor, evin kapısı ve pencereleri açık,
gökyüzü masmavi ve güneş bütün ihtişamıyla parlıyor!…
Senin manzaranda niye hava kirliliği ya da bulut yok?
Nerede kafamıza Asya virüsleri sıçan göçmen kuşlar?
Nerede radyasyon, teröristlerin patlattıkları bombalar?
Bütünüyle gerçekdışı bir resim bu. Vincent ve Marilyn’in
senin yaşındayken yaptıkları resimleri bir görsen hayran kalırsın!