Olay St.Petersburg da geçiyor. Hayatı boyunca; döşeme taşları,sokak lambaları,adını bilmediği ama tek taraflı arkadaş olduğu yüzlerce insanın arasındaki yalnızlığını ele alırken, hayatı birden bire değişen bir yosma ile ( neden yosma dediğimi anlatacağım.) geçen 4 gecesini anlatıyor. Kahramanımız hayatı boyunca hapse düşen bir Bülent Kayabaş misali "bir dişi köpeğe bile razıyım" edasında takılırken, hayatına Nastenka isminde bir kadın girer. Daha doğrusu kahramınımız girer.Fakat bu kadın 1 yıldır başka bir adama aşıkken,sırf kendi derdini tasasını unutmak için bizim kahramanımıza yanaşır.(Yosmalık yapar) Bizim kahramanımız hayatında bir dişi sineğe bile hasret kaldığı dönemde, Nastenkaya aşık olur ve o süreçten sonra aklında, fikrinde adeta Aleyna Tilkinin o sen olsan bari isimli eseri yankılanır. Bi kaç gece sonra bizim yosmanın aşık olduğu adam gelince, bizim kahramanı ayak üstü satar ve züğürt tesellisi olarak dudağına da veda busesini kondurup gider. Nastenkaya arkasından bakarken bu sefer de kahramanımızın aklında, Ümit Besen den "nikâh masasına oturdun işte" eseri çalmaktadır. Ve sonra şarkıcı Bahanın yalnızlık benim eski sevgilim isimli eser ile hayatına devam eder.