Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

“Kuş yumurtadan çıkmak için savaş veriyor. Yumurta dünyadır. Doğmak isteyen, bir dünyayı yok etmek zorundadır. Kuş Tanrı’ya doğru uçuyor, Tanrı’nın adı Abraxas’tır.” "İlk Çağ’daki tarikatların ve gizemci toplulukların savundukları düşünceler, akılcı bir bakış açısından göründüğü kadar naif değildir. İlk Çağ, bizimkisi gibi bir bilim anlayışından uzaktı. Buna karşılık felsefi-gizemci doğruları kendine uğraş alanı seçmişti ve bu uğraş da çok gelişmiş düzeydeydi. Kısmen söz konusu uğraştan büyü ve sihir doğdu, bu da kuşkusuz sık sık aldatmalara ve suç oluşturan birtakım eylemlere itti insanları. Ne var ki, büyü de soylu bir kaynaktan çıkıp gelmişti ve derin düşünceleri içeriyordu. Demin örnek diye verdiğim Abraxas öğretisi de böyleydi işte. Yunanca kökenli büyü sözleriyle ilişkili olarak geçer Abraxas ve genellikle ilkel kabilelerde bugün bile rastlanan bir büyü şeytanının adı diye bilinir. Ama öyle anlaşılıyor ki, Abraxas'ın daha da zengin bir anlamı var. Örneğin bunu, görevi Tanrısal ile Şeytansal arasında simgesel bir bağlantı kurmak olan bir tanrının adı gibi düşünebiliriz.” "Tanrısal ile Şeytansal arasında bağlantı kurmak" sözü yankılanarak peşimden geldi. Bu sözleri çıkış noktası yapabilirdim kendime; dostluğumuzun son döneminde Demian'la konuşmalarımızdan buna aşinaydım. Demian'ın o zamanlar dediğine göre, taptığımız bir tanrı vardı gerçi ama bu tanrı, keyfi olarak ikiye bölünmüş dünyanın ancak bir yarısını temsil ediyordu ve resmen kabul edilen "aydınlık" dünyaydı bu da. Ama işin doğrusu, bütün dünyayı baş tacı etmekti; dolayısıyla ya aynı da zamanda Şeytan'ı da temsil eden bir tanrı olmalı ya Tanrı'ya tapınmanın yanı sıra Şeytan'a da tapınma ilkesi getirilmeliydi. Buna göre Abraxas hem Tanrısallığı hem Şeytansallığı kendisinde barındıran bir tanrıydı.
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.