Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Önce esirin başını kazır, saçları tek tek kökünden çıkarırlar mış. Bunu yaparken usta bir kasap oracıkta bir deveyi yatırıp keser, derisini yüzermiş. Derinin en kalın yeri boyun kısmı imiş ve oradan başlarmış yüzmeye. Sonra bu deriyi parçalara ayırır,taze taze, esirin kan içinde olan kazınmış başına sımsıkı sararlar mış. Böylece sarılan deri bugün yüzücülerin kullandığı kauçuk başlığa benzermiş. Buna "deri geçirme işkencesi "derlermiş . Öyle bir işkenceye maruz kalan tutsak ya acılar içinde kıvranarak ölür, ya da hafızasını tamamen yitiren, ölünceye kadar geçmişini hatırlamayan bir mankut, yani geçmişini bilmeyen bir köle oluşmuş. Bir devenin boynundan beş altı kişinin başına saracak deri çıkıyormuş. Bundan sonra ,deri geçirilen tutsağın boynuna, başını yere sürtmesin diye, bir kütük ya da tahta kalıp bağlar, yürek parçalayan çığlıkları duyulmasın diye uzak ,ıssız bir yere götürürler ,elleri ayakları bağlar, aç ,susuz, yakan güneşin altında öylece birkaç gün bırakırlar mış. Bu tutsaklar birer mankut olmadan yakınları bir baskın düzenleyip onları kurtarmasını diye, yanlarına Gözcüler koyarlar mış. Açık bozkır'da her taraf kolayca görüldüğü için gizlice gelip baskın yapmak kolay olmazmış . Juan juanlar ın bir tutsağı mankut yaptıkları duyulur, öğrenilirse,artık onun en yakınları bile gerek zorla ,gerek fidye vererek kurtarmak istemezler miş. çünkü mankut eski vücuduna saman doldurulmuş bir korkuluktan, bir mankenden farksız olurmuş onlar için.
Sayfa 146Kitabı okudu
·
22 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.