Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Padişahın biri, biricik oğlunu eğitip yetiştirmeleri için hüner sahibi bir gruba emanet etmiş. Çocuk, kısa zamanda medyumluk ilmi başta olmak üzere tıp ve benzeri alanlarda verilen eğitimi tamamlamış ve üstad olmuş. Bir gün padişah, avucunun içine altın yüzüğünü koyarak oğluna, "Söyle bakayım avucumun içinde ne vardır?" diye sormuş. Padişahın maksadı üstat oğlunu imtihan etmek, ilimdeki derecesini görerek gururlanmatır. Çocuk, "Elinde tuttuğun yuvarlaktır, sarıdır, delik ve metaldir, "diye cevap vermiş. Padişah, çocuğun verdiği tariflerin doğruluğunu görüp bir baba olarak gururlanarak, "Aferin, doğru tarif ettin. Peki, bu tarif ettiğin şey ne olabilir? Onu da söyleyebilir misin?" demiş. Çocuk, "gayet tabi", demiş,"elindeki kalburdur." Padişah şaşkın bir vaziyette, "Akıllara hayranlık verecek derecede doğru tarifi yaptın, verdiğin işaretlerin hepsi doğru. Lakin bu kadar eğitim gördün ama bilgelik nereye gitti? Kalburun avuç içine sığmayacağı nasıl düşünemedin?" demiş. Mevlâna bu kıssayı anlattıktan sonra, "Günümüzdeki ilimler de tıpkı bu çocuğun bilgileri gibidir," der. Çağımız bilginleri ilimde kılı kırk yararcasına pek çok şeye vakıftır; Gel gör ki, kendini pek tanımaz. Çünkü o, kendini unutmuştur."
Sayfa 123 - Sufi Kitap - 3.baskı
··
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.