Almanca aslından çevrilmiş kitabı, hepi topu 89 sayfalık bir nefes alma durağı olur düşüncesiyle başladım fakat daha ilk sayfalarda bu düşüncemi galebe çalarak beni ters köşe etti.
Christa Wolf, 1979 tarihli bu romanında, büyük Alman yazar #heinrichvonkleist ile şair #karolinevongünderrode’yi bir toplantıda buluşturur. Onlar yaşadıkları bu dünyaya tahammül edemeyen iki özel ruhtur. Aralarındaki uyumu keşfettiklerine ise derin bir sohbete dalarlar.
Gelin hatırlayalım
Kleist; Meşhur oyun, öykü, novella yazarı, romantizmin öncülerinden, drama ve trajedinin Kuzey Alman prensi... Çoğumuz onu kanserden kurtulma şansı olmayan hayat arkadaşı Henriette Vogel ile intihar ederek yaşamına genç yaşta son verdiği trajik hayat öyküsünden hatırlarız.
Günderrode; 19. yy’da “Romantik dönemin ‘Sappho’su” olarak anılır.Şiirleri, düz yazıları ve oyunları zamanın baskın edebiyat söyleminin örtüsü altında görünmez olanlar arasında kalmıştır.
Eskiçağ araştırmacısı profesör Friedrich Creuzer’in derslerine katılan Günderrode, onunla iki yıl süren bir aşk ilişkisi yaşar. Creuzer’in evli oluşu, yaşadıkları aşk kadar hüzünler ve kırgınlıklar ilişkinin sonunu getirir. Creuzer’in yazdığı ayrılık mektubunu alan Günderrode 26 yaşında kendini hançerleyerek öldürür.
Romanın arka planında, Alman Demokratik Cumhuriyeti’nde rejim muhalifi müzisyen Wolf Biermann’ın sistemi eleştirdiği için 1976’da vatandaşlıktan çıkarılmasıyla alevlenen sanatçının rolüne dair tartışmanın izleri iç monologlar, dolaylı ve dolaysız anlatımların yanı sıra Romantik döneme özgü ifadelerle örülü....
Her ikisinin de bu kurgusal karşılaşmadan birkaç yıl sonra, Günderrode’nin 1806’da, Kleist’ın ise 1811’de intihar etmiş olması ise anlatımdaki gerilimi artıran bir unsur.