Hani bazen hayatın hengamesinden yoruluruz ve bir tek korunmalı evimizin duvarları içerisinde olduğumuz zaman ruhumuz dinlenir ve deriz,
" Evim, benim cennetim! " diye! Böyle zamanlarda,
" Evim de olmak, ne güzel! " derim.
Ailem ve kitaplarımın arasında sosyal hayatımı azaltarak ama okuduğum kitaplardaki kahramanların eşliğinde yoğunlaştırarak yaşamak ve var olmak!
Dışarıda lapa lapa kar yağarken sıcacık evimde, elimde yeni demlenmiş bir fincan çayım ile kitap okuyabilmenin ve zevkine varmanın ayırdında olmak! Bir de okuduğum kitaptaki kurgu, kar görüntüleri ile harmanlanmış betimlemeler ile doluysa değmeyin keyfime! Olay örgüsünde anlatılan kahramanlar, benim nazarımda soyut olmaktan çıkıp somut olma yönünde yavaş yavaş ilerler! Onlar sanki muhitimde yaşayan arkadaşlarım, dostlarım! Hayatta yıkılmadan dimdik ayakta durma ve ben daha yaşıyorum, ölmedim dediğim var olma amacımdırlar, bir bakıma.
Bazı, kitaplar vardır...
Okunduktan sonra kişinin benliğinde hiçbir tesir yaratmaz! Yaratmadığı gibi, zamanla tarihin tozlu sayfalarında yok olmaya yüz tutarlar. Ama bazı kitaplar vardır ki; etkin olduğu dönemin üzerinden asırlar geçse dahi okunmasını her daim muhafaza eder. Bu da yetmez! Okuyan şahsa öyle bir tesir eder ki, mevcut olanı değiştirir ve değişik olanı mevcut kılar. Bir keşfediş yani yeni ufuklara açılan bir kapı gibi, salt insan özündeki var olanı, bir kıvılcım ile tutuşturup alevlendirendir.
Eser okunması kolay ve akıcı bir anlatıma sahip! Her kesimin zevkle okuması gereken mükemmel bir klasik. Belki süregelen hayatınızı değiştirmez fakat hayata bakışınızın olumlu yönde değişmesini sağlayan bir yazar, Jane Austen...
Ne zaman yeni bir kitap okumaya başlasam, içimi bir korku seli kaplar.
" Ya gereğinden fazla üzülür yada yüreğimde derin bir sızı hissedersem! " diye, hayıflanmaktan geri durmam! Anlayacağınız hazin bir değişikliktir, yaşadığım! Haftalar sonra gündelik hayatımın, alışılmış akışına dönerim. Tabii ki tek bir farkla, artık o eski Ben, Ben değilimdir aslında! Benliğimi hem içten, hem de dıştan aydınlatan bir ışımayla devam ederim, yaşantıma!
" Erdem kendi,kendinin ödülüdür. " derler,
her yeni bir eser de, yeni erdemler keşfederim, bir bakıma.
Eser erkek hegemonyasının egemen olduğu bir dönemde yaşayan, Emma isimli genç bir kızımızın hayatı üzerine kurgulanmıştır. İyi ve kötü olaylar karşısında, sağduyulu ve dilinin haddini bilmeyen insanlara verdiği eylem ve içsel tepkileri okumak güzeldi.
Kendi başına buyruk, kendini biraz fazlaca beğenmiş ama iyi yürekli kalbinden de ödün vermemiş bir kahraman var, okurun karşısında. Yanlış yaptığında yaptığının hatalı olduğu ayırdın da, duygulu ve hassas. Muhatabı olduğu kişilere karşı, farklı bir tavır sergilese de...