Uzun yıllar önce Veysel anlatmış, demişti ki: “Bir zamanlar Sivasa sazımla inemez olmuştum. Bir polis, bir candarma, sazımı görmesin, hemen elimden alıyorlar, doğru fırına atıyorlardı. Bir zamanlar Sivasa saz dayandıramaz olmuştum.”
O zamanlar Sivasta niçin Aşık Veyselin sazını alırlar da yakarlardı? Şükrü Kayanın Dahiliye Vekilliği sıralarındaymış. Ahmet Kutsi Tecer de tam bu sıralar Sivasta öğretmenmiş. Bir gün Veysel ona gelmiş. Tecer: “Hani sazın?” diye sormuş. Veysel de başına gelenleri anlatmış.
Ahmet Kutsi Tecer, valiye gitmiş:
“Vali bey,” demiş, “bugün polisler Aşık Veyselin sazını almışlar, fırınlamışlar. Doğru mu bu?”
Vali:
“Doğru,” demiş.
Tecer:
“Neden?”
Vali:
“Saz çalmak gericiliktir. Saz gerici bir müzik aletidir. Dahiliye Vekaletinden öyle emir aldık.”