Teoloji, bilimcilik, popülizm: İslamcı ideolojinin kazanında bu öğelerin oranı ne olursa olsun -bir gruptan diğerine farklılıklar kuşkusuz vardır-, karşı karşıya olduğumuz şey, dinin bütünlüğüne basit bir geri dönüş söylemi değil, İslâm tarihinde görülmemiş yeni bir modem mit, bir keşiftir.
İslamcı ideolojide İslâm dini (dîn) artık nasıl oluyor da tek gönderge değil? Şu ana kadar ortaya çıkan öğeleri dikkate alarak bir ilk yorum yapabiliriz. Öyle gözüküyor ki, karma yeni mit olarak İslamcı ideoloji ancak dinin parçalanması sürecine tanık olunan toplumlarda mümkündür; dinin eski otoritesini yeniden kurmanın artık mümkün olamadığı ve yanına canlandırıcıları ve başka destekçileri katmanın gerekli olduğu noktada mümkündür. Bir bütün oluşturan, tutarlı bir dünya oluşturan bir Islâm geçmişte kalmıştır. İslamcıların “Müslüman Müslüman" olmadıklarını söyleyen Müslüman bir bilginin ifadesi, yüzyıl başı kuşağına dahil, “hep aynı kalan bir İslâm” inancı sarsılmış bir insanın kafa karışıklığını açıklar. Sert bir hakikatin itirafıdır bu: İslâmî Benliğin belirsizliği ve -asla varolmamış homojenlik diyemesem de- geçmişte olduğu haliyle insicamın eksikliği çağına girdik. Benliğin belirsizliği, her yerde, modern kimlik karmaşasının işaretidir. Bitmiş olan bir İslâm vardır.