Malûm, Serdengeçti pek seyrek çıkıyor. Onun için Amerika'dan gelen baba hindiyi karşılayamadık. Üzgünüz doğrusu. Dumanı üstünde bir hâdise iken bu babda neler yazılmazdı, neler! Mamafih yine de dokunmadan geçemeyeceğiz.
Efendim, İngilizceden biraz çakanlar bilirler; İngilizcede Türkiye ile hindi aynı imlâ ile yazılır ve söylenir:
"Turkey!" Bu, hem hindi demek, hem de Türkiye! Küçük harfle yazılırsa hindi, büyükle yazılırsa Türkiye... Ya noktadan sonra satır başına düşersek hindi olduk gitti!
Amerikalılar bir espri, nükte, şaka olsun diye Cumhurbaşkanına koca bir hindi gönderiyorlar.
İşin, buraya kadar olan tarafı iyi, hoş, güzel! Bundan sonrası...
Hindinin gelişi, Türkiye'de karşılanışı... Hem komik, hem trajik. Bir kere şu bizim gazeteciler, şu Anadolu Ajansımız!.. Bütün gayretlerini bu nokta üzerine teksif ettiler. Gazeteler muamaileyhin geleceğini bir hafta evvel haber verdiler. Umumiyetle bir tekzip âleti olan Anadolu Ajansı bu müthiş haberi teyit ediyor!
Baba hindi, Türkiye'de kimseye nasip olmayan bir merasimle karşılanıyor. Emrine hususî uçaklar tahsis olunuyor. İstanbul'daki merasim başka! Ankara'daki başka!..
Ankara'da derhâl Reisicumhur tarafından kabul olunuyor. Bu kabul merasiminde mutat olduğu üzere Hâriciyeye mensup yüksek zevat da var!.. Birlikte resimler çektiriliyor. Gazetelerde gördük! Kâfirin öyle bir kabarışı var ki! Tıpkı bir fabrikatör gibi.
Mr. Hindi, İngilizcesini söyleyelim: Türkey, Türkiye'de Türklerden fazla rağbet görüyor: Dolar gibi...
Dünya bu! Paranın olduğu yerden gelen hayvanlar bile insandan üstün tutuluyor. Paran yok mu bu hayvandan da aşağısın!
Vatandaşa açılmayan kapılar, ardına kadar açılıyor.
Kabuller! Merasimler. Bu mahlûkuasilin kabul olunmadığı bir B. M. Meclisi kaldı.
Kim bilir, orada buyur denecek yer mi kalmadı. Malûm ya: Meclis dar!..
Nedense Amerikalılar bize her şeyin irisini gönderiyorlar! Missouri zırhlısı ve bu hindi, gibi... Dört beş arkadaş bir araya gelmiş konuşuyorduk. Acaba, diyorduk, buna mukabil bizimkiler ne gönderecek? Bizde öyle iri mallar yok!! Dostlardan biri güldü:
"Ben gönderecek şeyi buldum!" dedi. "Meselâ, Halk Partisi tipinden C.H.P. li 3 - 5 kodaman (Pekervâri) göndeririz. Böylece hem Amerikalıların hediyesine mukabele etmiş, hem de dostlarımıza Marşal Yardımı’ndan nasıl istifade ettiğimizi, Türkiye'de demokrasinin azametini, bu demokrasi azmanlarını göstererek ispat etmiş oluruz'!..