Kitaba başladığınızda sonunu merakla ve hatta derin bir hüzünle bekliyorsunuz. Anlatımı basit belki ama yaşanılan tüm olaylar gerçek yaşam hikayesi olunca anlatımından ziyade içeriğin epey çarpıcı oluşuna kapılıyorsunuz. Bir genç kızın geleceğe dair hayallerinin yitirilmesi. Savaş'ın acımasızlığı içinde kalan çaresizlik ve masumluk... Toplama kamları, tecavüzler, eziyet ve işkenceler... İnsanların bir eşya gibi alınıp satılması vs. tüm insanlık dışı haller. Gerçek şu ki; kitaptaki karakter dahil o eziyeti çeken tüm insanların yaşadığı o vahşeti okudukça kendimi kötü hissettim, kitapta okuduklarımı ise epey bir zaman kafamdan silemedim. O vahşeti yaşayanlardan Leyla dahil bir grup kurtarılıyor, kurtarılıyor ancak o dehşetin izleri nasıl hafızalardan silinecek sorusunu sormadan edemiyorsunuz kitabın son cümlelerini okuduğunuzda...