Bazı kitaplar var ki kasvet dağıtır, iç rahatlatır. Ben genelde çok içim daraldığında aşk romanları okurum ama özellikle bazılarına 2 hatta 3 tur dönmüşlüğüm vardır. (J. MCNaught kitapları bilhassa) Bu kitap da tam olarak o statüde. Kıpır kıpır, enerji dolu, bol çekişmeli, modern zamanlarda masalsı öyküyle sarmalanmış, sıcak sevimli, çikolata ve makaron dolu güzel bir kitap. Sizi bilmem ben bi ara yine okuyacağım.
Klasik olmanın görülmeyen kanunları varsa, bu kitap hepsine uyuyor zannımca. Okurken içinde aldatmalar geçen kitapları sevmemi ve 1 puan kırmama tek sebep çeviri hatalarını saymazsam, şahaneydi. Şimdi düşünüyorum, hikayenin, aşkın sevdanın işlenişi, karakterlerin betimlenişi, olay örüntüsü, kötü yola düşmüş iyi yürekli-dürüst kadın imajı ne kitaplara, ne filmlere ilham olmuş; hatta çalınmış. Romantik hikayeler seven tüm okuyucuların mutlaka okuması gereken bir kitap.
Kitabın arka kapak tanıtımı yetersiz ve yanlış. Halime Kadın'ın kaptanlığı değil köyde kalıveren yaşlıların, kadınların çektiklerini anlatarak başlıyor hikaye. Peşinden Halime'nin nasıl kaptan olmak zorunda kaldığı ve son olarak da bir kaptan olarak nam salışı anlatılıyor. Bana göre hikayenin adı çok yetersiz geldi. Çünkü çok daha kapsamlı bir hikayecikler bütünü. Fakat sonuç olarak iyi bir Kurtuluş Savaşı Kitabı. Okumak lazım, okumak ve hafızaları tazelemek lazım. Bize bu Ülkeyi verenler neler çekti?
Kızım için kitap fuarında Beyaz Balina tezgahında, Sadako tadında bir kitap ararken tavsiye ettiler. Kızım çok etkilendiğini söyleyince meraklanıp okumaya başladım. Sakin sakin okurken nasıl da etkilendiğimi fark edemedim. Ama ne zaman ki aklımın gün içinde sürekli kitaba kaydığını fark ettim; son 150 sayfayı bir gecede bitirdim. Kitap sizde acı-mutluluk, çaresizlik-umut gelgitlerini sürekli yaşatıyor. Hikayesi, kurgusu, çevirisi, sonu ve hatta daha da sonu ile gerçekten etkileyici bir kitap.
Engelli olmak, hatta her bireyin engelli adayı olması benim hassas konularımdan, belki de bu sebeple çok etkilendim. Ama bazı kitapların mutlaka okunması gerekli diye düşünüyorum. Bunu bazen bir anne, bazen bir öğretmen, bazen de sıkı bir okur olarak yaparım. Bu defa hepsini birden kullanarak mutlaka okuyun diyorum.
İçinde ihanet geçen ve bunu ballandırarak anlatan tüm kitapları içimde bir iğreti, bir rahatsızlık duyarak okuyorum. Bu kadar büyük bir yazarın anısına saygı duyarken kurduğum kalelerde kocaman gedikler oluştu ne yazık ki. Hikaye, anlatım biçimi, olay örüntüsü, kurgu hepsi şahane olmasına rağmen kitaptan bana kalan tek şey mide bulantısı.