Yazarın eserlerini sürgün öncesi ve sonrası diye ikiye ayırmak onun olgunlaşma evrelerini görmek adını en iyi adımdır.
Amcanın Düşü, sürgün sonrasını simgeleyen olgun Dostoyevski esintileri taşıyor.
Sakinleri arasında sürekli bir sosyal mücadele olan bir kasabaya yaşlı ve aklı dengesi yerinde olmayan zengin bir prens gelir. Kasabanın en dişli kadını olan Marya Alexsandrovna, prensin bu halinden yararlanarak kızın onunla evlendirmek ister. Tabii ki amacı asla kızının mutluluğu değil prensin servetidir.
Yazarın Rus toplumunun o dönemdeki yapısını ve ahlakını böyle basit bir olaydan çıkarak, bu kadar derinlemesine anlatması onun ne kadar büyük bir yazar olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.