Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

112 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Bu eser roman olarak geçiyor; fakat üç adet öyküden oluştuğunu söylemek daha doğru olur. Bunlar, Istrati'nin Adrian'ının çocukluğunun üç farklı dönemini yansıtan öykülerdir. İlk öykü olan "Bataklıkta Bir Gece" küçük Adrian'ı ve onun belki de kötülükle ilk travmatik tanışmasını anlatır ki, dayısının bu öyküdeki şok edici vahşeti karşısında onun hissettiklerini hissetmemek mümkün değildir. Açlığın, fakirliğin, iki üç ley için bu kadar harcanan çabanın gölgelediği hayat bu gibi insanları çarenin hapse girmek olduğunu düşündürecek kadar alçaltmaktadır. İkinci ve kitaba adını veren "Kodin" öyküsü, kahramanının adını almıştır. Adrian ve annesi Komorofka mahallesine henüz taşınmışlardır ve Adrian 12 yaşındadır. Bu arada onların sürekli olarak taşındıklarını öğreniriz; gelirleri azaldıkça şehrin giderek dışına itilmektedirler. Şehrin bu pis işçi mahallesinde şiddet oldukça sıradandır. Öykü bize burada yaşayan liman işçilerinden korkunç Kodin ile Adrian'ın dostluğunu anlatır. Kodin, farklı koşullar altında bambaşka biri olabilecekken, şiddetle büyütülmesinden, çirkinliği sebebiyle sürekli dışlanmasından ötürü kendisi de şiddet sarmalına kapılıp gitmiş biridir. Büyüdüğü sokaklar, hapis yılları, onun farklı türlü davranmasına imkan tanımamıştır. Farklı bir davranış tarzı bilmemektedir; o çevrenin kendisinden ve diğer genç erkeklerin hepsinden beklentisi de budur. Çevresindeki hemen tüm işçi erkekler aynı kaderi paylaşır. O ortamdaki çocukların da kaderi büyüyünce abilerinkinden farklı olmayacaktır. Kodin, aslına sevgiye, sevilmeye, kabul edilmeye ölesiye açtır. Saf, içten bir sevgiyi arzular. Fakat yetişkinler arasındaki dayanılmaz iki yüzlülüğü, sahtekarlığı, kimsenin kendinden başkasını düşünmediğini gördükçe bu sevginin olabileceğine olan inancı da gittikçe azalmıştır. Böyle bir sevgi ancak Adrian gibi bir çocukta bulunabilir; yeterince saf, bu mahallede büyümemiş, bu çevre tarafından şekillenmemiş, yaptığı iyiliğe karşı para almayı düşünmeyen bir çocukta... Kodin en son buna tutunur. Bataklıkta ava çıktıkları gece, onun bu coşkusu zirveye çıkar, dev gibi cüssesiyle ufalır, ufalır, iyice çocuklaşır. Fakat hayatın acımasızlığı, onun insanlar hakkındaki fikirlerini kanıksamasına sebep olan davranışları olduğu gibi yerinde durmaktadır. Nitekim, uğradığı bir ihanette Kodin, bildiği tek davranışı gösterecektir. Bu açıdan öykü oldukça karamsardır; çocuğun saf sevgisi Kodin'i kurtaramamıştır. Sanki, hayatın şartları kaderin akışını bir rotada donduruyor ve insana başka bir seçenek bırakmıyormuş sonucuna varırız. Istrati üçüncü öykü olan "Kir Nikolas"a farklı bir kabul ile başlar. Nikolas'a göre bir insan doğuştan iyiyse çevresi onu değiştiremez. Doğuştan iyi olmayanların ise kaderleri ne yaparlarsa yapsınlar bu yönde çizilmiştir. Bu öyküde, ilk iki öyküdeki baskın yoksulluktan farklı olarak, "öteki" olanı, yabancı olanın kendisini içinde bulduğu yalnızlığı görürüz. Adrian artık 14 yaşına gelmiştir ve görünüşe göre yine farklı bir mahalleye taşınmışlardır. Adrian artık kitapların dünyasını keşfetmiş, içine kapanmış, sürekli okumaktadır. Komorofka'da olduğu gibi mahalleli çocuklarla arkadaşlık kuramaz; olgun karakteriyle yine bir yetişkini arkadaş beller: mahallenin Arnavut fırıncısı Kir Nikolas'ı. Pis bir adamdır bu Nikolas. Kirli olan bu dış mahallede bile pis kabul edilecek derecede kir içindedir. Elbette bu kirlilik vurgusu kelime anlamıyla alınabileceği gibi, etnik bir ayrımcılık da taşır. Mahalleli kirlidir ama o, Arnavut'luğu ile daha da kirli kabul edilmiştir. Nikolas son derece hassas, vicdanlı ve yardımseverdir. Mahalleli hamile kadınları dükkandan boş göndermez (hepsi de hamiledir), hem karnındakiler, hem de kadınların yanındaki çocuklar için mutlaka poğaça verir. Kadınlar bu yardımı seve seve kabul ederler, hatta onun bu simit ve poğaçaları ücretsiz vereceğini bildiklerinden özellikle çocuklarını peşlerine takıp giderler ya, çıkar çıkmaz da arkasından konuşmaktan, adamın parasını ve kazancını dillerine dolamaktan imtina etmezler. Adrian bu ikiyüzlülüğü gördükçe iğrenir. Ama Nikolas'ı da zaman zaman anlamakta zorlanır. Onda vahşi bir yan, topluma karışabilmek ve belki de kendini frenleyebilmek için takındığı bir gülümsemenin varlığını hisseder. Nikolas bu gülümsemeyi adeta kendini yönlendirmek için yapıyor gibidir. Nitekim bu kitapta bir çocuğun, yetişkinlerin dünyasını anlamaya çalışmasını, kötülükle, yoksullukla, çaresizlikle, ön yargılarla dolu toplumsal gerçeklik içinde gerçek bir sevginin izini arayışını buluruz. Bu arayış yazarın bir başka eseri olan "Mihail" ya da "Arkadaş"ta zirveye çıkar. Adrian'ın Kodin ile başlayan ve Mihail ile devam eden sevgi arayışında örtülü bir eşcinsellik barınıyor olması yüksek ihtimaldir. Ergenliğinin en başından itibaren diğer erkeklere duyduğu yakınlık, arkadaşlık duygusuyla birlikte sanki aşkı da çağrıştırmaktadır. İlk tanıştıkları andan sonra sırf Kodin'i seyretmek için adeti olmadığı halde meyhane kapılarında beklemesi, kolera salgınında dayılarının yanına gitmeyi reddetmesi, sadece Kodin'in yanında kalmak istemesi ve ondan bir türlü kopamaması, o felaket anına kadar sürekli birlikte gezmeleri (ki sonraları Mihail ile ilişkileri benzer bir yakınlıkta seyredecektir), Adrian'ın kapıldığı, karşı konulamayacak denli yoğun bir çekimi göstermektedir. Istrati'nin yaşadığı dönem olan 20. yy. başında da bu konu herhalde ancak bu kadar açık ifade edilebilirdi.
Kodin
KodinPanait Istrati · Varlık Yayınları · 1995623 okunma
·
65 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.