Petterson'un çok enteresan bir yazım dili var. Hiç önemli bir şey söylemeyecek gibi görünüyor ama kitap bittiğinde etkisini günlerce sürdürüyor. İçinde altını çizdiğim on sayfa yoktur ama kitabın konusu çok canlı biçimde hafızamda kalıyor.
Kitabın konusuna gelecek olursak iki eski arkadaş üzerinden aile bağları, çocukluk travmaları, yalnızlık, dostluk gibi bir çok kavramı sorgulayan bir kitap.
Kuzey Avrupa edebiyatının yalın ama çarpıcı anlatısının güzel bir örneği olarak tavsiye ederim.