Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

123 syf.
9/10 puan verdi
DENİZ KIYISINDA KOŞAN ALA KÖPEK / CENGİZ AYTMAYOV
“İnsan yaşadıkça, deniz kadar, gökyüzünün sonsuzluğu kadar yüce ve güçlü olacaktır. Çünkü düşünceler sonsuzdur.” Deniz ve karanın savaşı... Aitlik duygusundan var olmuş ve var olduğundan beri sonu gelmeyen iki büyük düşman ; deniz ve kara... Lura ördeği ait olmak ve bir yuvaya sahip olmak istemiş ve var olmayan kara parçasını denizin kalbine tüylerinden yuva yaparak yoktan var etmişti. Yani kendi benliğinden bir parçaydı bu yuva ... Sağlam bir çınar ve kuvvetli bir zemin gibidir yuva. Kara da işte bu zeminden ibarettir. Hem sonsuz bir yuva olmuştur, hem de denizden bir parça. Bir de bu iki düşmanı çevreleyen koca bir dağ vardır. Yalnız bir dağdan ibaret olmayan Ala Köpek Dağı... Yalnız bırakmayan bir yol arkadaşı, yuvayı hatırlatan derin bir sembol ve deniz ile karayı ondan birer uzuvmuş gibi sarmalayan bir dağ... Bu hikayede nasıl deniz ile karanın çarpışması var ise insan aklı ve doğanın benliği de vardır. İnsanın fedakarlığı, korkusu, sevgisi ve öfkesi bu doğa içinde sanki bir sınava tabi tutulacaktır. Önce fırtınalar içinde alabora olurcasına mücadele verilecek, daha sonra ise etrafı kaplayan salgın bir hastalık gibi sis yollarını kesecekti. Küçük bir sandal içinde yaşamlar, ümitler, geceleri düşleri süslen hayaller vardır. Başlangıçta etraf uçsuz bucaksız su ile kaplıydı. Dağlar evreni kuşatmış, dalgalar öfkelenmiş, dipsiz denizde kayık kendisini rüzgarın kollarına bırakmıştı. Ne karaya vuracak bir parça toprak vardı ne de evin yolunu gösterecek bir Ala Köpek Dağı. Şimdi Lura ördeği ile bu kayık içindeki çaresiz hayatların ne farkı vardır ki? “Kader! Ah kader! Kimse kaderinden kaçamaz. Bunu biliyoruz. Kader kaderdir. İster kabul eder, ister etmezsin..” Bu insanların verdiği savaş, değişmez ve kaçınılmaz olan denizin kalbinde yaşanmıştır. Fakat değişebilecek şeylerin mümkün oluşundan, insan kaçınılmaz bir arafta bırakılmamıştır. Fırsat tanınmıştır... Ve Tabiat, parçası olan insandan bir şeyler isteyecekti. Kara nefes alan her canlı için nasıl yuva olmuş ise denizde verilen fedakarlıklar ile can alıcı bir yuvaya dönüşüverecekti. Yazarımızın şöyle biz sözü vardır “ Hayat devam eder, belki beden ile değil ama en azından kelimeler ile “ Bu hikayede de hayat diğerinin ve bir diğerinin fedakarlıkları, büyük kahramanlıkları ve benliklerinden vazgeçişleriyle devam etti. Fakat birkaç damla su ile değil, kelimelerin sonsuz sevgiye evrilmesi ile. Bazen ise deniz kızı ile buluşan Orhan Ata ile... “Nerelerde yüzüyorsun ey Yüce Deniz Kızı? Bu deniz benim kederim, Bu sular benim gözyaşım, Bu toprak garip başım.. Nerelerde yüzüyorsun ey Yüce Deniz Kızı?” İşte bu hikaye böyle bir girdaptan oluşmaktadır. Bir yandan yitip giden nefesler, bir yandan hayata tutunma umudu, bir yandan ise hiç bitmeyen hayaller... Fakat Mılgın, Orhan Ata ve babasını yutan bu sis, hayalleri de kıskacı altına almıştır. Bunların yanında susuzluk çaresizlik, açlık ve korku... Mitolojik ögeler ile modern edebiyat iç içe sokulmuş, bizler için empati duygusu adeta canlı bir varlık gibi, içimizde büyütülmüş ve varlığını korumuştur. Ta ki hikaye son bulana kadar. Bundan sonrası ise biz okuyacaklar için bir tercih olarak bırakılmıştır. Şimdi nerelerde yüzüyorsun ey deniz kızı! Hangi kıyılarda bizlerin senin için tutturduğu bağrı yanık türküleri dinliyorsun? Yoksa sen de kara gibi denizi kendine düşman mı biliyorsun? Ufuk çizgisi ötesinde yuva arayan kaç Lura ördeğine, umut olup pulların ile hayatlarına doğuyorsun ? Ey deniz kızı yüreğinde sakladığın o kahraman denizciler şimdi hangi kıyılara vurmakta? Küçük Kirisk yuvanın sembolü olan, koşan Ala Köpeği görmüştü artık. Ona buruk selamını verecek ve tüm denizciler için kana kana suyunu içecekti. Fakat yalnızdı... Birkaç şey hariç yalnızdı. Denizde Orhan Ata Rüzgârı, dalgalarda Mılgın şiddeti ve gök kubbenin bir ucunda ışıl ışıl parlayan babasının yıldızları... İşte Tabiat ana hariç yapayalnız gelmişti yuvasına Kirisk. Deniz hayatı o gün başlamış ve yine bir gün denizde sona erecekti. Artık deniz kaderiydi bu küçük yüreğin, o birkaç damla su ise gözyaşları... “Dün var olan bugün yoktur. Bu dünyada insanlar doğar ve ölür. Yalnız yıldızlar ölümsüzdür. En eski zamanlardan beri doğudan doğan güneş ölümsüzdür. Ve hiç yerini değiştirmeyen kara yerküre ölümsüzdür. Ama dünyada, insan hafızası zamana meydan okur. İnsanın kendi hayatı, göz açıp kapayıncaya kadar geçen zaman kadar kısadır. Ölümsüz olan düşüncedir, fikirdir. Ve bu fikirler insandan insana geçer.”
Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
Deniz Kıyısında Koşan Ala KöpekCengiz Aytmatov · Nora Kitap · 20183,847 okunma
··
595 görüntüleme
Hatice Öztürk okurunun profil resmi
Kirisk' in denizde avcılığa yani erkekliğe adım atması da bir yuva kurması gibiydi. Kendi benliğinden sevdiklerini yine denize feda ederek o da yuvasını Lura ördeği gibi kurdu...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.