karanlıklar aydınlığa!..¶¶Kanun kağıtlarda kaldı. Böyle yaz... ¶¶
¶¶Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır. Bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir.
Kendi iyiliğine de baş kaldır…¶¶
Yaşar Kemal bizzat söyler: "İnce Memed'i bitirince takla attım."
Yazarını bu denli etkileyen bir kitabın okurunda hiçbir etki bırakmaması mümkün mü? Safi Anadolu kokan bir roman İnce Memed. Toprak kokan, alın teri kokan, masum yaşanan aşklar kokan bir roman. Bana göre Türk Don Kişotʼu. Ancak aralarında bir fark var ki o da şu: Don Kişot kötülüğün ruhuna, İnce Memed ise kötülüğün ete kemiğe bürünmüş haline savaş açan bir kahraman. Okurken Çukurova'nın sarı sıcağını, Hemite Dağıʼnın puslu tepesini görür gibi hissediyor İnsan.Sadece yazı ile bunca hissi bir arada bir tek Yaşar Kemal yaşatırdı diye düşünüyorum. Bazen fazlaca detaya girildiğini ve okurken zorlandığımı hissetsemde, okumadığım anlarda merak ediyordum, şuan neler oluyor diye...Evet sanki hali hazırda bir çatışmanın içerisindeler ve ben o anda buna şahit olamıyorum diyordum. Farklı hisleri bir arada yaşatan bir kitap ve serisi muhakkak ki.
Bir şey daha var ki kimine göre küçük bir detay fakat bana göre kitabın ruhunu yansıtan bir şey bu:İçinde bu kadar eşkıyanın, bu kadar zalim ağanın olduğu, bu kadar silahın patladığı, oluk oluk kanın aktığı bir kitapta bir kere olsun "nefret" sözcüğü geçmez mi? Hayır, geçmiyor işte. Arayın tarayın isterseniz, bulamazsınız. Peki neden? Bence sebebi şu, Yaşar Kemal bunu yaparak bir şey söylemek istiyor bize: Eğer kötülüğü bitirmek istiyorsan nefret tohumları değil, sevgi tohumları ek, barış tohumları serp yerine yurduna, çünkü ancak o zaman çıkar karanlıklar aydınlığa!
Okur kalın...