Kendini bir karşıt anlamla ya da kuramsal bir yanlış anlamayla doğrulamak çaresiz durumlar yaratır; yağlı ekmek dili mi hikâyesinde olduğu gibi: Sarah, hahama gelir ve ona der ki: Ne büyük bir mucize! Bu sabah ekmeğimi yere düşürdüm ve yağlı olmayan tarafı yere değdi! Haham cevap verir: Sevgili küçük Sarah, demek ki yanlış tarafa yağ sürmüşsün.