Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
Emile Zola’nın son kitabı.
Emile Zola hayatı boyunca gerçeğin peşinden koşmuş bir yazardır.
Bu romanını ünlü Dreyfus olayından esinlenerek yazmıştır.
Olay bir çocuğun, bir rahip tarafından tecavüz edilerek öldürülmesi ile başlamaktadır.
Tecavüzcü rahip, dinsiz ve Hristiyan düşmanı olarak gördüğü yahudileri suçlar. Belediye okulunda öğretmenlik yapan yahudi Simon bu suçlamalar sonucunda hapise atılır.
Simon ömür boyu hapis cezasına çarptırılır.
Bundan sonra gerçeğin peşinden koşan, idealist bir öğretmen Marc sahneye çıkar.
Marc gerçek katilin kim olduğunu bulmak için, arkadaşları ile birlikte mücedele yürütür.
Tüm toplumsal baskılara rağmen, devlet ve kilisenin düşmanlığını kazanmasına rağmen, gerçeği bulma mücadelesinden bir saniye bile vazgeçmez.
Sonunda gerçek ortaya çıkar. Cinayeti kimin işlediği bulunur.
Bu roman salt bir cinayet romanı bir polisiye eser değildir.
Bu roman yazıldığı zamanın ruhunu yansıtan. Zamanın sosyolojisini, politik atmosferini, adalet mekanizmasını çok iyi biçimde göz önüne seren müthiş bir manifestodur.
Gerçekle yalanın.
Akılla hurafenin.
Din ile aydınlanmanın.
Sömürenlerle, sömürülenlerin amansız savaşıdır.