Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

568 syf.
6/10 puan verdi
Birinci Dünya Savaşı sırasında ittifak devletler Almanya’ya karşı üstünlük kurmak ve Osmanlı Devletini parçalayıp, Osmanlı Devleti topraklarını kendi aralarında paylaşmak için hesaplar yapıyordu. Çanakkale Cephesi bir devletin kendi kanı ile yeniden doğduğu ve varoluş mücadelesi verdiği en önemli cephedir. Osmanlı Devleti, Çanakkale’deki mücadelesinde İngilizlere “yenilmez olmadıklarını” kanıtlamıştır. Türkiye Cumhuriyetinin/Osmanlı Devletinin mutlak zaferle 18 Mart 1915’te tarihe geçmiş en kanlı zaferidir. Bu eser’in bir İngiliz tarafından yazıldığını unutmayın çünkü İngiliz ego’su kitaptaki kasvete hakimdi. Yazarda dönemin Sir Hamilton’u kadar kraliyet donanmalarına güveniyor anlaşılan çünkü “cahil Türkler” olarak bahsediyor. Fakat ister yazar, ister tüm İngiltere(!) “cahil Türkler” olarak nitelendirirse nitelendirsin Çanakkale Geçilmez’dir. 13 Ocak 1915’te İngiliz Harp Konseyi, Birinci Dünya Savaşını bitirmek ve İstanbul’u işgal etmek üzere Gelibolu Yarımadasına bir çıkartma kararı aldı. Rusya’nın yardım talepleri üzerine, Çanakkale Boğazını geçip İstanbul’u, Rusya’dan önce işgal etmek istemiştir. Ellerinde maddi ve teknolojik kaynaklarına güvenleri tam olan Britanya, savaş gemileriyle rahatça Çanakkale Boğaz’ını geçip İstanbul’u işgal edebileceklerini düşünüyorlardı. 18 Mart 1915 günü deniz yolu ile Gelibolu sularına gire İtilaf Devletleri Boğaz’ı geçmeyi denedi. Fakat beklemedikleri bir mücadele ile karşılaştılar. Rumeli Mecidiye Tabyası, Namazgah Tabyası, Ertuğrul Tabyası ve Nusret Mayın Gemisi, İtilaf Kuvvetlerinin gelişini bekliyordu. Ve hemen karşı savunmaya geçildi. Nusret Mayın Gemisinin Çanakkale Boğazına döşediği mayınlar İngilizlerin “yenilmez” gördükleri donanma gemilerinden 3 tanesini batırmayı başardı. Yaşanan bu gelişmelerden hareketle İngiltere kara çıkartması yapmaya karar vermiştir. İngiliz General Sir İan Hamilton ilk olarak 25 Nisan 1915'te Alçıtepe’ye bir çıkartma yaptı fakat burada da büyük bir direnişle karşılaştılar. Aynı zamanda çıkartmadaki zemin hataları da büyük kayıplara neden oldu. Eğimli bir yapıya sahip olan Alçıtepe’ye inen askerler Türk keskin nişancıları tarafından vuruldular. Anzak askerleri Arıburnu’nda büyük zayiatlar verdi. Ardından Conkbayırı ve Hisarlık mevkiilerine karşı atak sağlayan İtilaf Devletleri burada da Osmanlı askerlerinden direniş gördüler. 19'uncu Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, 25 Nisan sabahında Arıburnu’ndan gelen top sesleri üzerine bölgeye 57. Alay Birliğini ve Süvari Birliklerini sevk etti. 57. Alay Çanakkale Muharebesi boyunca her bölgeye yardım sağlamış, başarı ve cesaretleriyle isimlerini tarihe altın harflerle yazdırmıştır. (Daima minnet ve sevgi ile.) Mustafa Kemal ve birliği ilerlerken düşmandan kaçan askerleri gördüğünde onlara neden kaçtıklarını sormuş ve cephanelerinin tükendiği cevabını alınca sinirlenip “Cephaneniz yoksa süngünüz var! Süngü tak! Yat!” diyerek savaşın kaderini değiştirmiş. Akabinde askerlere; “Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve komutanlar gelebilir.” diyerek düşmanın üzerine yürümüştür. 57'nci Alay ve diğer birliklerin katıldığı taarruzla ilgili İngiliz subay General Hamilton'ın "Gebe dağlar Türk doğurmaya devam ediyor." sözü de o yıllarda Türk askerinin ortaya koyduğu mücadeleyi akıllara kazıdı. Verilen büyük kayıplara rağmen İngiliz Donanma Bakanı Winston Churchill'in harekatlara devam edilmesi isteği üzerine, İngiliz Deniz Kuvvetleri Başkomutanı Lord Fischer, yazdığı mektupta "Kahrolası Çanakkale, hepimizin mezarı olacak." ifadesini kullanmıştır. Gelibolu Muharebesi sonucu olarak Başkan Winston Churchill istifa etti. Osmanlı ve İtilaf Devletleri arasında 23 Mayıs'ta ateşkese varıldı. Sabah 09.30 ile 16.30 saatleri arasında geçerli olmak üzere yapılan ateşkes yürürlüğe girdi ve taraflar karşılıklı olarak ölü ve yaralılarını toplamaya başladı. Öyle ki cesetlerden hastalık yayılıyordu. Ateşkes süresince Osmanlı Askerleri ve Anzak/Avusturya askerleri arasında adı konulamaz dostluklar gelişti. Birbirlerine sigara ve yiyecek verdiler. Savaşın, kanın, cesetlerin içinde birbirlerine gülümsediler. Osmanlı ve İtilaf Devletlerine ait birlikler, saat 16.00'da siperlerine döndü ve savaş tekrar başladı.. Yarbay Mustafa Kemal Paşa, Çakakkaledeki cesareti ve başarısıyla terfi Albay rütbeliğine terfi etti. Müttefikler, 25 Nisan kara çıkarmasında istenilen sonucu alamayınca Anafartalar'da aynı hedefe ulaşmak için 6 Ağustos'ta yeni birliklerle taarruz etme kararı aldı. Avustralya, Yeni Zellanda ve Hint birlikleri ile 4 gün süren Kanlısırt muharebeleri gerçekleştirildi. 6 Ağustos sabahı Seddülbahir ve Arıburnu bölgesinde düşman yoğun topçu ateşiyle taarruza geçti. 10 Ağustosta süngü savaşı ile Conkbayrı İngilizlerden temizlendi. Ayrıca Conkbayır’ındaki çatışmada Albay Mustafa Kemal'in göğsüne gelen şarapnel parçası, annesi Zübeyde Hanım'ın hediye ettiği saate isabet ederek saati parçaladı. Anafartalar Grubu Komutanlığındaki üstün başarıları nedeniyle Albay Mustafa Kemal'e, "Muharebe Gümüş Liyakat Madalyası" verildi. İtilaf devletleri, 9 Ocak'ta işgal ettikleri son nokta Seddülbahir'i boşaltarak Gelibolu yarımadasından tamamen çekildi, zafer Türk milletinin olmuştur. Böylelikle yazarda CAHİL TÜRKLERE KAFA TUTULMAMASI GEREKTİĞİNİ ANLAMIŞTIR.
Gelibolu
GeliboluPeter Hart · Alfa Yayıncılık · 201435 okunma
··
111 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.