Merhaba
Nadia Hashimi'nin kitaplarını okuyanlar bilir. Afganistanlı kadınların yaşadıkları sıkıntıları yazar bu kitapta da öyleydi.
Kadın olmak her zaman zor ama Afganistan'da kesinlikle daha zormuş.
Zeba Afganistan'da yaşayan kadınlardan biri. Evlerinin avlusunda kocası Kamal, başından baltayla vurularak öldürülmüş bir halde Zeba ise üzeri kanlar içinde bulunur. Zeba tutuklanır ve 4 çocuğu eşinin ailesine verilir. Zeba kadınların yaptığı şahitliğin bile tam sayılmadığı, erkeklerden geride tutuldukları yasanın olduğu bir ülkede, konuşmasının hiçbir şeye değmeyeceğini bildiği için kendini feda eder ve susmayı tercih eder.
Zeba o gün yaşananlara dair hiçbir şey analatmazken, insan hakları savunucusu Afkan asıllı Amerikalı avukatı Yusuf Zeba'nın masumiyetine inanır. Neler olduğunu çözmek ve Zeba'nın idam edilmesini engellemek için çok çabalar.
Kitapta Afgan kadınlarının yaşadıkları beni fazla etkiledi. En çok şaşırdığım durum da, zorunlu evlilikten, şiddetten kaçınmak için kadınların kaçış yeri olarak hapishaneye sığınmaları. Hapse girmek için suç işlemeleri. Onlara göre hapis güven demek, ana kucağı, sıcak yuva demekti.
Kitap sonunda nefes alıyorsak ümit var demektir dedirtti.
Bu kitabı fazla uzun buldum 200 sayfada bitecek olaylar uzatılmış da uzaltilmis 496 sayfa olmuş kitap onun dışında güzeldi ama bir Kabuğunu kıran inci kadar değil
Herkese keyifli okumalar dilerim