Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

300 syf.
·
Puan vermedi
SON DURAK: KALBE DÖNÜŞ
Merhamet; belki de bu çivisi çıkmış dünyada en çok muhtaç olduğumuz, bize huzur veren, eskilerden bugüne uzanan, yazarın “Bir şey eksik, her şeyi tutan bir şey.” dediği… Eksikliği ile bizi birbirimize düşüren, varlığı ile tekrar bir araya getiren şeyi bulanlar ona merhamet demiştir. Merhamet diğer varlıklar için dünyayı emin bir yer kılmaktır. Merhamet seni öldürmeye gelenin sende dirilmesidir. İnsanlık tarihinin en şerefli dönemi olan Asr-ı Saadet Dönemi bunun yüzlerce örneğine sahne olmuştur. Kadim bilgilerin de bize söylediği insan tabiatının özde merhametle dokunduğu gerçeğidir. Oysa günümüz dünyasını üç asırdır şekillendiren Batı geleneği, insanı özünde zalim kabul eder. Bu inanç doğrultusunda hareket eden Batının merhamet karşısında ürettiği buluşlar çarmıh, kölelik, işkence odaları, soykırım, kitle imha silahları olmuştur. Çünkü insan kötü mizaçlı bir varlıktır. Tanrı insanı terk etmiştir ve bu nedenle dünyada Tanrılık taslamayı hak eden yegâne varlık insandır. Zulüm ateşine odun taşıyan bu bozguncu anlayış, kendisinden saymadığını yok etmek, onun acısına kayıtsız kalmak, onun acısından haz duymaya kadar götürür işi. Batı’yı en sert şekilde eleştiren Batılı düşünürün de dediği gibi, “Batı, tarihin en büyük canisidir.”. Buyurun hep beraber bu düşüncelerin sağlamasını yapalım: Çıkaralım hayatımızdan merhameti. Evet, kapatın gözlerinizi. Zulüm dolu bir dünya düşünün. Kaybolan çocuklar, ölen kadınlar, yitip giden gençlikler düşünün. Haklıyken haksız durumuna düşürülen, iftiraya uğrayan, sözü kesilen insanlar düşünün. Atılan bombalar, çekilen silahlar, yükselen dumanlar, dökülen gözyaşlarıyla birlikte solan çiçekler düşünün. Şimdi düşüncelerinizi bir kenara bırakın ve açın gözlerinizi. Ne değişti? Zihnimizdeki görüntülerden kurtulabildik mi? Hayır. Çünkü gözlerimizi açtığımız dünya merhametin sadece masalını dinlediğimiz, onu hakikat kılamadığımız bir dünya... Gözlerimizi kör eden bu acımasızlık benliğimizi ele geçirmiş durumda. Şimdi yeniden kapatalım gözlerimizi ve mutlu bir dünya düşünelim. Oyun oynayan çocuklar, mutlu kadınlar, şarkı söyleyen gençler düşünelim. Sokaklar çöp değil çiçek koksun, kadınlar ayaklar altında ezilmesin de baş tacı olsun, gençler asi olmasın memnun olsun, hayvanıyla ağacıyla bütün bir varlık alemi huzur ve esenlik içinde olsun… Gerçek olamayacak kadar güzel olan böyle bir dünyayı inşa etmek zor değil. Bir annenin çocuğuna duyduğu karşılıksız sevgi örnek alınacak en güzel değerdir. Yüzünü ışığa dönmüyorsan a canım, çiçekler sana kokmaz. Her bir merhamet sahibi, başkasını memnun etmekle mutlu olur; her bir şefkat sahibi, başkasını mutlu etmekle memnun olur; her bir muhabbet sahibi, sevindirmeye layık yaratılmışları sevindirmekle sevinir; her irfan sahibi, başkasını mutlu etmekle lezzet alır; her adalet sahibi adaleti hâkim kılmakla ve hak edenlere karşılığını vermekle keyiflenir. Bizim merhamet göstermediğimiz bir dünyanın bize merhamet gösteremeyeceği, kalbe dönüşün yalnız gayret ve çabayla sağlanacağı buradan da anlaşılmaktadır. Hani demiştim ya en başında çivisi çıkmış dünya diye, birlikte tamir edip güzelleştirebiliriz onu. Yıllardır yaşadıklarımız ve gördüklerimiz yüzünden nasır tutmuş olsa bile aslında kalbimiz Batılının dediği gibi kötü değildir. Aksine Allah’ın evidir. Akıl neyle meşgul olursa olsun istikameti çizecek olan kalptir. Bizler gönül erlerinin nefes aldığı topraklarda mayası karılmış bir milletiz. Merhamet insanoğlunun mayasında var ama günümüz insanının bencillikle örülü dünyasında, hızla tükenen ve hızlı tüketilen bir yaşamda merhamet duygusuna yer bulmakta zorlanıyoruz. Bilgelik der ki diyor yazar, “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar.” Para, makam, mevki, görünme ve önemsenme arzuları içinden çıkıp herkes; kendi özüne, kalbine dönerse ruhlar kemâle erecek yoksa görüntüler dünyasında sarhoş olacak ve yitip gidecek. Artık sıkı sıkı yumduğumuz gözlerimizi açıp bir şeylerin farkına varma vakti gelmiştir. Bizden sonraki nesillerin sağlığı ve güvencesi açısından şuur sahibi kimselerin verdikleri öğütlerden nasibimizi almalı, acil bir şekilde varlığımızı güvenli kılacak ortama geçmeliyiz: Kalbe dönüşü sağlamalıyız. Kendini bilen, kendini bulan ve kendi gibi olan ruhların merhamet rüzgarını bin yıl estirdiği topraklardayız. Köklerimiz sağlam. Yapılacak olan merhametin formülünü saklı tutan tarihimizi kana kana içmek ve oradan devşirdiklerimizin kanımıza karışmasını beklemek…
Merhamet
MerhametKemal Sayar · Kapı Yayınları · 20181,594 okunma
··
6,2bin görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.