-“Bu nilüfer,” dedi Colin.
-“Nilüferi mi var?” diye sordu Nicolas.
-“Sağ ciğerinde,” dedi Colin.
-“Ayrıca Chloé’nin çevresine sürekli çiçekler koymak gerekir,” diye ekledi Colin, “diğer çiçeği korkutmak için…” İğrenç bitkinin adını söylemek istemedi.
-“Neden?” diye sordu Nicolas.
-“Çünkü açarsa,” dedi Colin, “başkaları da olacak. Ama çiçek açmasına izin vermeyeceğiz onun.”
Diyaloglarda adı geçen nilüfer bitkisini Vian, William Faulkner’in ‘Sivrisinekler’ adlı eserinde yaşlı ve mutsuz bir kadının zehirli bir çiçeğin kendi içinde büyüdüğünü hissettiği bölümden esinlenerek; yaşama aşık genç bir kızın, eşi Chloé’nin, gizemli ve sembolik bir hastalık olarak yerleştirmiştir akciğerine.
Gün geçtikçe kızın akciğerindeki nilüferin kendisini daha fazla hissettirmeye başlamasıyla, içinde bulundukları şartlar da zorlaşmaya başlar. Colin, Chloé’nin içindeki nilüferi küstürsün diye odayı envai çeşit bitkiyle donatır sürekli. Fakat bir süre sonra, Colin’in iyi olan maddi durumu, çiçek bile alamayacak kadar kötü hale gelir. Chloé’nin yattığı oda, bu süre zarfında daralmaya başlar, burada yazar ekonomik zorluklara atıfta bulunur. Kitabın genelinde metaforlar yapılarak, okurun kitapta hakim olan acıklı havayı soluması sağlanmıştır.