Gerçekten alışkanlık çok yaman bir öğretmendir ve hiç şakası yoktur. Ağır ağır, sini sinsi içimize sızar; başlangıç ta sevimli, alçak gönüllüdür; ama zaman geçipte, oraya yer leşip kökleşti mi, öyle azılı, öyle amansız bir hâl takınır ki kendisini eleştirmemize bile izin vermez...
Asıl eğitimimiz bizi emzirip büyütenlerin elindedir. Çünkü en büyük kötülüklerimiz küçük yaşlarımızda belir meye başlar. Çocuk bir kedinin kuyruğunu tutup çeker, kuş la, köpekle birer oyuncakmış gibi oynayıp, yara bere içinde bırakır; anneside ona bakıp eğlenir. Kimi baba da, oğlunun savunmasız bir uşağı öldüresiye dövdüğünü, bir arkadaşını tehlikeye attığını, aldattığını gördüğü zaman bunu yiğitlik belirtisi sayarak sevinir. Oysa bunlar zalimliğin, zorbalığın, dönekliğin asıl tohumları, kökleridir. Çocukta filizlenirler, sonra alışkanlığın kucağında büyüyüp gelişirler. Bu kötü davranışları yaşın küçüklüğüne ve yapılanın önemsizliğine bakarak hoş görmek tehlikeli bir eğitim yoludur. Çocukta egemen olan doğadır ve doğa gerçekte sadece yeni
tomur çuklanırken katıksız ve sağlıklıdır. Hem hırsızlığın çirkinliği çalınan şeye göre değişmez ki.