Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

192 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
36 saatte okudu
1943 yılında gittigi Haiti'yi görünce döner dönmez oradaki 1791-1804 tarihinde gerçekleşen devrimle ilgili bir kitap yazar Carpentier. Tabi yazara özgü olarak zaman bu yıllarla sınırlı değildir. Devrim öncesi ve sonrası da içerikte mevcuttur. Ti Noel adında ana karakterimiz, efendisi Lenormand de Mezy'nin himayesinde iyi-kotu bir kölelik yaşantısı sürerken, yine bir köle olan Macandal etkisinde başka bir dünyanın da mümkün olabilecegi düşüncesine kapılır. Macandal önce sol kolunu bir makineye kaptirinca çolak kalır ve sadece hayvan gütme ile görevlendirilir. Onun anlattigi olağanüstü öykülerden kopmak istemedigi icin sık sık onun yanına kaçar. Mitoloji ile tarihin birlikteliğindeki bu öyküler Ti Noel'i her defasında buyulediginden mi yoksa zehirlerin efendisi Macandal'in 4 yil boyunca ortadan kaybolup çolaklığının intikamını almak istercesine çok ayaklı hayvan suretlerine bürünüp ara ara ortaya çıkmasından etkilenmesinden mi bilinmez Ti Noel hep bir işaret bekler. Ilk bolumun sonunda Macandal öldürülür ve ikinci bölüme geçildiğinde Ti noel'in 12 cocugu olmuştur. Artik duydugu öyküleri kendisinin anlatabilecegi 12x2 kulak vardır. Siyahlarin da efendi olabilecegi, kral olabilecegi hatta bakire Meryem'in bile siyah olabilcegi bir haylken ödenen bedellerle gercek olur. Artik zamaninda aşçı olan Henri Christophe bir kraldır. Öyle bir kral ki insanları rızıkları peşinde koşmaktan alıkoyup kendisi için saray inşa etmelerini ister. Nemrut Dağı'na gidenler bilir, zirvede kümülüs denilen bir tepe vardır ve buradaki taşlar kral Nemrut'un emriyle oraya her bir insan tarafından tek tek çıkarılmıştır. İşte Anadolu topraklarındaki bu öykünün bir benzeri Haiti topraklarındaki kral tarafından da gerçekleştirilir ve aynı burada oldugu gibi orada da o saray krala mezar olur. Kitabi böyle kisaca özetleyince hemen bu şekilde kolayca anlaşılır ifadeler bulabileceğinizi düşünmeyin lutfen. Carpentier her ne kadar gerçek sokak, cadde isimleri ve tarifleri hatta kişileri kullansa da zamansal ve mekansal manada resmen boyut değiştiriyor. Siyahilerin devriminin başarıya ulaşıp kendi siyah kardeşlerini köleleştirmesini kendine özgü bir taşlamayla ifade ediyor;" Bu, gelinlerin yemek pişiren anaları, torunların nineleri,oğulların babaları dövdüğü bir evde olmak gibiydi. Üstelik eskiden yerleşimciler kölelerin ölmemesine çok özen gösterirdi çünkü köle öldürmek heybede büyük bir delik açmaktı. Oysa burada bir zencinin ölümü kamu malına kastetmek anlamına geliyordu: Doğuracak siyah kadınlar oldukça ve bunu durmadan yaptıkları sürece Psikopos Takkeli Tepesi'ne tuğla taşıyacak işçiler hiç eksilmeyecekti." (S.112) Carpentier ezilenlerin ezene dönüşmesin de mevzunun renk değil insanlığa mahsus fıtratın olduğunu gosterircesine "büyülü" bir dünya çiziyor. Aslında bana tam olarak hissettirdigi şey; hiciv konusunda ayrı bir özgünlüğe sahip Fransız edebiyatı etkisinde metamorfozlarin olağan kabul edildiği, imkansız bir dünyanın normallestirilmesi oldu. Çünkü kendisi de ne tam bir Fransız ne de tam bir Latin Amerikalı oldugunu kabul eden Carpentier'in üslubunda da bu melezligin etkisi görülüyor. Kesinlikle kendine özgü bir tarzı var ve okudukça size normal gelmeye başlıyor. Kitaptan ayrı olarak en sonundaki yer alan çevirmen Murat Tanakol'un bilgilendirici "Büyülü gerceklik mi, büyülü gerçekçilik mi?" başlıklı yazısı ise uzerine saatlerce konusulabilecek apayrı bir metin olmuş. Kafa karıştırıcı dipnotlara takılmadan kendinizi bu büyülü dünyaya bırakmanızı tavsiye ederim! Orada var olanın ötesinde bambaşka şeyler hissedeceksiniz. Keyifli okumalar.
Bu Dünyanın Krallığı
Bu Dünyanın KrallığıAlejo Carpentier · H2O Kitap · 2017127 okunma
··
833 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.