Klasik olacak bir eseri yazan bir yazarla tanışmış olmaktan onur duydum. İlk okuduğum kitabı olan "Kuşlar Yasına Gider" adlı bu eser her insanın yüreğinde bir yeri kanatacak kadar derin duygular barındırıyor. Yazım dili o kadar sade ve anlaşılır ki, sanki bir nehir kenarında yürüyüşe çıkmışsınız da, o nehrin nazlı nazlı ilerleyişini, dinginliğini ve pırıl pırıl parlayışını izliyormuşsunuz gibi bir tat bıraktı dimağımda...
Betimlemeler o kadar yerinde ve kararında ki, ne bir cümle fazlası ne de bir cümle eksiği var. Konuşmalar, olay örgüsü hepimizin etrafında olan ve gözlemlediğimiz sadelikte. Kitabın konusu her okura mutlaka yaşanmışlıklarını hatırlatacak kadar engin ve düşündürücü." Keşke" ve "iyi ki ben böyle yapmışım" kelimesini çok sık kullandım eseri okurken. Gözyaşlarım ise neredeyse her bölümde bana eşlik etti. Kitabın duygusallığı hat safhada...
İnsanın var oluşuna sebep olan babalarımızı ne kadar iyi anlayabiliyoruz? Onların bakışlarında neler gizli? Sevgilerini dilleri ile değil de gözleri ile anlatan babalarımız adına yazılmış okuduğum en iyi eser olarak kütüphanemin en iyilerinin arasında yerini alırken, Aziz babayı babamla özdeşleştirmem ilk sayfalardan itibaren kendini hissettirmeye başladı. Yaşam mücadeleleri, her şeyi bir başlarına yapma eylemleri, her zaman güçlü görünmeye çalıştıkları ama gözlerinde ki ufacık bir bakışla bizlerin yüreğine söylemek istediklerini bir yol bulup aktardıklarında, onların ne kadar saklamaya çalışsalar da içlerini gördüğümüzü bilip başlarını öne eğişlerinde ki hüznü görüp üzülmeyelim diye konuları çabucak kapatmalarını okurken gözyaşlarıma hakim olamadım...
Okurken rahmetli babamın tüm kayıplarında bile üzülmeyeyim diye güçlü duruşunu, gözyaşlarını göstermemekte ki başarısızlığını, bana sevgiyle bakarken o güzelim gözlerinin buğulanmasını, ona her sarıldığımda duyduğum tütün kokusunu ve güven duygusunu bu eseri okurken tekrar tekrar yaşadım. Çocukluğumun koridorlarında koşup, her seferinde babamla kucaklaştım. Türkülerin sözlerini okurken, babamın "Yüce dağ başında yanar bir ışık" adlı türküyü söyleyip, bak sen bunları bilmezsin deyişini hatırladım. Ve kitapta adı geçen türküleri dinlerken yüreğim daha bir derin acıdı...