Bu kadar kalın bir kitabı okuduğum için kendimle gurur duyuyor, ve yine bu kadar kalın bir kitabı zevkle okuduğum için kendi adıma mutluluk duyuyorum.
Anna Karenina’da karakterlerin sayısı gerçekten çok fazla. Karakterlerin sayısının fazla olmasının yanı sıra her bir karakterin de birden fazla isim olunca ortalık biraz karışıyor ama 2 saniyelik bir kafa karışıklığından sonra her şey yerli yerine oturuyor.
Karakterlerin fazla olmasının yanı sıra karakterlerin birbirleriyle olan akrabalıkları ve ilişkileri de fazla. İlişkiyi konusunu genişletmek gerekirse: Anna Karenina’da çok güzel aşklar işleniyor. Her bir aşkın kendine özgü ve güzelliği var. Okuyacakların okuma zevkini bozmamak için isimleri söylemeyeceğim ama ilişkileri okurken farklılıkları görüyorsunuz ve bu ilişkilerin birbirinden farklı olmasının keyfini çıkarıyorsunuz. Hepsi farklı bir düzeyde ve hepsi çok güzel.
Anna’yı çok sevdim, ona gıcık oldum, sinirlendim ve acıdım. Ya da Levin’e üzüldüm, onun adına sevindim, istediği hayatı yaşayacak diye sevinirken bir anda yere çakıldım. Kiti’ye sinirlendim, “Salak mısın kızım? Açsana o gözlerini!” diye içimden bağırdım. Vronski tepemin tasını attırdı, sonradan onun da bir insan olduğunu hatırladım, hele bir noktada ona çok üzüldüm. Ya da Stepan Arkadyeviç Oblonski’ye bir türlü sempati duyamadım. Stepan yüzünden Dolli’ye hep üzüldüm, daha iyi bir hayatı hak ettiğini düşündüm. Aleksey Aleksandroviç’in duygularının olmadığını düşündüm ama içinin yandığını sayfalarda okudum. Seryoja’nın o küçük yaşına rağmen bu kadar zeki olmasına hayran kaldım. Her karakter bende bir duygu uyandırdı ve ben bunu çok sevdim. Karakterlerin hepsini de iyi ki tanımışım diyorum.
Kitapta en çok okuduğumuz karakter Levin olabilir belki ama kitabının adının Anna Karenina olmasındaki mantığı sorgularsak kolaylıkla yanıta ulaşabileceğimizi düşünüyorum. Levin sürekli olarak felsefe, tarım, işçiler, din konularında düşünmekte be biz bunları okumaktayız ama Anna Karenina’nın hikayesi gerçekten çok daha ilgi çekici. Eğer kitabın adı Anna Karenina değil de Levin olsaydı şu an bu kitabı üstünden yüzlerce yıl geçmesine rağmen okur muyduk bilemiyorum.
Şu ana kadar okuduğum en uzun kitaptı. Belki 1.5 yıldır kitaplığımda duruyordur, hep okumak isterdim ama elim hiç gitmezdi, doğru zaman gelmiş gibi değildi hiç. Bir anda elime alıp başladım ve bu güzel yolculuğa atıldım. En sevdiğim kitaplardan biri haline geldiği için iyi ki okumuşum diyorum. Bu yolculuğun daha uzun sürmesi için neler vermezdim. Bir yandan sindire sindire okumak isterken bir yandan şimdi ne olacak diye hızla sayfaları çevirdim. Okumayanlara şiddetle tavsiye ederim 
Anna Karenina (2 Cilt Takım) 
Lev Tolstoy
·
266 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.