Bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama Norveç , İsveç , Danimarkalı yazarlar polisiye yazarken birbirinin aynı tarzda yazıyorlar. Kurgularında ne Grange gibi teknik bilgiler oluyor ne de Amerikan polisiyelerinde ki şaşırtıcılık . Sıradan polisiye olaylar ayrıntılarla çoğaltılıp , bol kahramanlı anlatımda her birinin özel yaşamıda olaylara eklenerek sayfa sayısı çok romanlara imza atıyorlar.
Papatyalar Fısıldarken işte tam böyle bir kitap . Ancak yeni tanıştığım bir yazar olsa da okuyunun zihnini karıştırmaya çalıştığı cümleleri ve ters köşe sonu amaçlayan anlatımıyla şans verilebilir bir polisiye.