Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

198 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
"Lanet olsun!"- Amerikan dublajı ile.
Aslına bakarsanız kitabı yer yer Amerikan dublajı ile okuyordum ve bu beni eğlendirdi. Hatta sinirlendiğim zaman "Lanet olsun!" diyesim geliyor ve bu yüzden kitabı sık sık hatırlıyorum. O zaman bu durumu bir inceleme ile neden taçlandırmayayım diye düşündüm. Kitabı nasıl okumaya karar verdiğimi hatırlamıyorum kesinlikle. Hep bir kitap seçme hikayem vardır. Bunu düşününce farklı hissettim. Sanki yolda duvarlarda olan yazıları istemsizce okumamız ve ilgimizi çekmesi gibi bir histi. Daha önce incelemeleri okuyup önyargı da toplamamıştım. Kitabın daha önceden yasaklandığını da bilmiyordum. İlgim buna da değildi. Elek velek edip kitapda eleştirecek bir şeyler aramıyordum. Tüm samimiyetsiz samimilere ve daha sonra bana lanet olsun. Yeraltı edebiyatını bilirsiniz, distopik kurgularla eser olağanüstü bir hale getirilir. "Olağanüstü". Dikkatinizi çekmek isterim. Kitap yeraltı edebiyatı değil. Ben yerüstü edebiyatı bile derdim buna. Benden başka kimsenin dikkatini çekmedi mi bu gerçeklik? Tabi ki de çekti. Kahramanımız Holden Caulfield (anti-kahraman sizin (samimiyetsiz samimiler) için) yaşadığı duygular yüzünden insanlık ilişkilerinde neredeyse memnuniyyetsizdir. Yaşadığı olaylar ne kadar normal gibi gözükse de onu daha da içsel çöküntü yaşamasına sebep oluyor. Bundan kurtulmaya çalışan Caulfield: "Düşündüm, sağır-dilsizmişim gibi numara yapardım. Böylece, hiç kimseyle o salak konuşmaları yapmak zorunda kalmazdım. Biri bana bir şey demek istediğinde bir kâğıda yazar, bana uzatırdı. Bundan bir süre sonra sıkılınca da, ömrümün sonuna kadar insanlarla konuşmaktan kurtulurdum. Herkes beni sağır-dilsiz herifin teki sanır, beni rahat bırakırdı." diye düşünüyor. Ama aynı zamanda lösemiden ölen kardeşinin üzerine şiirler yazdığı beyzbol eldivenini de kendinde saklayan biri. İnsanlar katlanılmaz ve onlara ihtiyacı var. "Tanıştığımıza memnun olduğumuzu söyledik, ki böyle, tanıştığıma hiç memnun olmadığım kimselere, durmadan, “Tanıştığımıza memnun oldum,” demek beni öldürüyor. Ama hayatta kalmak istiyorsanız, ille de bu zırvaları söylemek zorundasınız." İşte bu yüzden dedim "samimiyetsiz samimiler" diye. Eser çok bizden ve her halükarda karşı tarafın onunla tanıştığına memnun olmasını isteyen kimseler tabi ki de Caulfield'ı anti-kahraman olarak görecekler. Bu "zırvalıkları" okuduklarına da hiç memnun olmayacaklar. Merak ediyorum hayattan olan küçük detayları farketmediler mi? Ham şekilde sunulmuş bu felsefi bakış açılarını sadece ben mi kurdum kafamda? :D O zaman Caulfield'ın da dediği gibi "Ben deliyim. Yemin ederim ben deliyim." Size bu iki alıntıyla veda etmek istiyorum: "Tam çıkarken, elimde bavullarla filan, merdivenin yanında durdum ve lanet koridora son bir kez daha baktım. Ağlıyordum. Neden, bilmiyorum. Kırmızı av şapkamı giydim, hoşuma gittiği biçimde siperini arkaya çevirdim ve avazım çıktığı kadar, “Uyuyun bakalım, geri zekâlılar!” diye bağırdım. Bahse girerim, o kattaki bütün herifler uyanmıştır. Sonra defolup gittim." "Ona geri zekâlı demenizden nefret ederdi. Zaten bütün geri zekâlılar kendilerine geri zekâlı denmesinden nefret ederler."
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159,2bin okunma
·
1.800 görüntüleme
Tayfun Turan okurunun profil resmi
Tavşan dağa küsmüş dağın haberi yok... Neyse incelemede paylaştığın alıntılar güzelmiş. :D
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.