Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ahmed Arif; Adiloş bebenin hikayesi...
— Adiloş Bebe kim, onun hikâyesini anlatsan biraz da… AHMED ARİF — Adiloş benim kızkardeşim Nezihe’nin çocuğudur. Adiloş şimdi kendisi de baba oldu. Nurtopu gibi oğulları var. Adiloş küçük kız kardeşimin ilk çocuğu, oğlu. Ben diyelim ki gözaltı, sürgün, diyelim ki kendi vatanımda garip ve mahkûmken Adiloş dünyaya geldi. Kapımızın önünde sürekli gözetleyiciler beklerdi. Komşu teyzeler, ablalar küfür ederlerdi. “Ulan bunların başına loğ düşürelim, hepsini ezelim” diye… Loğ, yani damları yağmura karşı pekiştirmek için taştan yapılmış bir silindir. İşte evde durum bu… Bir stres, bir gerginlik var. Dışarıdaki durum ise şöyle: Amerikan, Hollanda şirketleri Dicle’den sürekli kum çekiyorlar. O güzelim bahçeleri tarumar ediyorlar. Oralar hap meyve bahçeleriydi, kayısı, dut, gül bahçeleriydi. Şimdi hep gecekondu dolmuş. Dicle’den kum çekiyorlardı havaalanı yapmak için, askeri tesisler yapmak için. İşte benim, “Yârin bahçesi tarumar” dediğim o günler… “Olancası bir tutam can, / Kadasına, belasına sunduğum” dediğim günler… “Diyarbekir Kalesinden Notlar ve Adiloş Bebenin Ninnisi” hem kişisel, em üç-beş kişilik aile çevresinin, hem de benim canım şehrimin, sevgili vatanımın şiiridir. İşte Diyarbakır’ın şiiridir.
Ahmed Arif
Ahmed Arif
·
167 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.