Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

buraya geliş nedenleri yalnızca rulettir; mevsim boyunca kumardan başka hiçbir şeyle ilgilenmezler, sabahtan akşama kadar kumar oynarlar, ellerinden gelse, bütün bir gece oyuna devam ederler. Geceyarısı rulet masaları kapanınca çok üzülürler ve isteksizce dağılırlar. Saat on iki olup da kapanıştan önce başkrupiye, “Les tris derniers cups, messieurs!” diye bağırınca, bu kumarbazlar kimi zaman ceplerindeki son meteliği bile bu son üç oyuna yatırmaya hazırdırlar; bu yüzden en büyük kayıplar bu son üç oyunda verilir. Ben hemen daha önce büyükannenin oturduğu masaya gittim. Pek kalabalık olmadığı için masanın yanında ayakta duracak bir yer buldum. Tam önümde, yeşil çuhanın üstünde “Passe” yazılıydı. “Passe” on dokuzdan otuz altıya kadar olan sayılar serisi anlamına gelir. Birden on sekize kadar olan birinci seriye ise “Manque” denir ama benim bunlara aldırış ettiğim falan yoktu! Hesap yapmıyordum, son kazanan numarayı bile işitmemiştim; oysa işi sıkı tutan bir kumarbaz, oyuna başlarken bunu hemen sorup öğrenirdi. Bütün paramı, yani yirmi Frederik altınımı çıkardım ve önümdeki passenin üzerine koydum. Krupiye, “Vingt deux” diye seslendi. Kazanmıştım, hepsini yeniden sürdüm; hem kazandığımı, hem de ilk sürdüğümü… Krupiye, “Trente et un!” dedi. Yine kazanmıştım! Toplam seksen Frederik altını ediyordu! Seksenini de ortadaki on iki sayısının üzerine koydum, -bunlar bire üç verirdi ama kazanma şansı da bire ikiydi- sehpa döndü ve yirmi dört geldi. Ellişer Frederiklik üç desteyle bozuk olarak on altın ödediler; şimdi ilk sürdüğüm parayla birlikte toplam iki yüz Frederik altınım olmuştu. Bütün vücudumu ateş bastığını hissettim, tüm parayı kırmızının üstüne sürdüm… Ama birden aklım başıma geliverdi! Bütün o gece boyunca ilk kez korkunun buzlu parmaklarını üzerimde duydum; ellerim titriyor, dizlerimin bağı çözülüyordu. Kaybetmenin benim için ne anlama geldiğini o anda dehşetle anlamıştım! Bütün bir yaşamımı ortaya sürmüştüm! Krupiye, “Rouge!” diye bağırdı. Derin bir oh çektim, bütün vücudum ateşler içinde yanıyor, zonkluyordu. Kazandığım parayı bu kez banknot olarak ödediler, böylece dört bin florin ve seksen altınım olmuştu -o sırada hâlâ hesaplayabiliyordum! Ondan sonra yine ortadaki on iki sayının üstüne iki bin florin koyup kaybettiğimi anımsıyorum; altınlarla seksen Frederiki sürdüm ve kaybettim. Öfkeden deliye dönüyordum; o hırsla geri kalan iki bin florini birinci sıradaki on iki sayısının üstüne koydum… Hem de hiç düşünmeden, gözümü karartarak! Çok kısa bir bekleyiş anı geçti, belki Bayan Blanchard da Paris’te balonundan fırlayıp da yere çakılırken buna benzer bir duyguya kapılmıştı. Krupiye yine, “Ouatre” diye bağırdı. Bir öncekiyle birlikte şimdi yine altı bin florinim olmuştu. Zafer havasına girmiştim artık, hiçbir şeyden korkmuyordum. Siyaha dört bin florin sürdüm. Ben siyaha oynar oynamaz hemen ardımdan sekiz-dokuz kişi de aceleyle siyaha oynadı. Krupiyeler bakıştılar, aralarında sessizce bir şeyler konuştular. Çevremizde herkes konuşuyor ve bekliyordu. Siyah kazandı. Ondan sonra ne sürdüğüm paranın miktarını anımsıyorum, ne de kazandığım parayı. Yalnızca hayal meyal, yaklaşık on altı bin florin kazandığımı anımsıyorum; birdenbire o şanssız üç oyunda on iki bin kaybettim; derken son dört bini passe’a yatırdım, -o anda hiçbir şey duymuyor, hiçbir şey düşünmüyordum, bir makine gibiydim, sadece bekliyordum- yine kazandım; hemen ardından üst üste dört el daha kazandım. Yalnızca binlerce florin kazandığımı anımsayabiliyorum, bir de çok ümit bağladığım ortadaki o on iki sayının daha sık çıktığını anımsıyorum. Düzenli olarak, hiç sektirmeden üçer-dörder kez üst üste çıkıyor, sonra iki el ara verdikten sonra yine dört kez birbiri ardından geliyordu. Aslında böylesine şaşırtıcı rastlantılar zaman zaman görülür ve ellerinde kalemlerle hesap yapan kumarbazların kafalarını allak bullak eder. Talih kimi zaman ne cilveler oynar insana! Sanırım salona geleli daha yarım saat bile olmamıştı. Birden krupiye bana otuz bin florin kazandığımı, kasanın bundan daha fazla kaybetmesine izin verilmediğini, bu nedenle rulet masalarının ertesi sabaha kadar kapalı kalacağını bildirdi. Altınlarımı alıp ceplerimi doldurdum, banknotlarımı da toparladım, hemen öbür salondaki başka bir rulet masasına gittim, kalabalık da ardımdan koştu; orada bana hemen bir yer açtılar, yine hiç hesap yapmadan rastgele oynamaya başladım. Beni kurtaran neydi, bilemiyorum!
·
90 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.