Herhangi bir sabah uyandığınızda kendinizi hayatınızın anlamsızlığıyla karşı karşıya kalmış ve bununla ne yapacağınızı bilmez bir hâlde buldunuz mu? Yanıtınız evet ise bu kitap tam olarak bu durumu anlatıyor. 25 yaşındaki üniversite öğrencisi bir gencin; duvarları çatlaklarla dolu dört duvar odasında, sedirinde yatarken üzerine çullanan "Bu hayatla ne yapacağım ve neden varım?" sorusu üzerine, başa çıkmaya çalıştığı varoluş sancıları "Uyuyan Adam".
Yazarın eserini ikinci tekil şahıs kullanarak "sen" hitabıyla yazması bu noktada okur için muazzam bir ikilem oluşturuyor. Karakter kendisiyle mi yoksa okurla mı konuşuyor ikilemi kitabın etkisine kapılmayı ve bireysel sorgulamaları olabildiğince artıran bir etken. Otobiyografik unsurlar barındırdığı da söylenen "Uyuyan Adam" psikolojik bir temel üzerinden ilerlediği ve neredeyse hiç olay içermediği için her okura hitap etmeyebilir. Ben çok sevdim. Bu tarz eser okumalarını sevenler için de edebî hazzı yüksek bir okuma olacağından eminim.