Zülfü Livaneli ne yazsa okurum.Bir deniz romanı yazma hayali varmış yazmış ta çocukluğundan gelen Ernest Hemingway tutkusundan kaynaklı...
Kısa bir roman Balıkçı ve Oğlu.Gereksiz dramlara girmeden kendi deyişiyle arabeskleştirmeden göçmen meselesinin yanı sıra aile,kadın bakış açısı,kadın dayanışması,doğa ve çevre sorunları gibi toplumsal olayları gerçek kurgularla birleştirmiş.İnsanın vicdanını sorgulatan derin konular fakat tüm bunlar keşke bu kadar kısa bir kitap olmasaydı.Novella formatında, Ernest Hemingway ayarında süsten,laf kalabalığından uzak
yazdığı cümleler de bir buzdağının ucunu gösterip,alttaki görkemli dağı anlatmadan okurun duyumsamasını sağlamış,sadece yazdığı ile değil yazmadığıyla da gücünü göstermiş.
Olan biten onca şeye rağmen edebiyat iyi ki var.Müzik iyi ki var.Güzel filmler iyi ki var.Sığınıyoruz.Nefes alıyoruz.
İnsan soyu hikaye anlatmadan ve dinlemeden yaşayamaz.Mağara devrinden beri bu böyle.Ölümün gerçek olduğunu akılla kavrayan tek canlı insan ve durmadan mitos yaratıyoruz.Destancılar,masalcılar,hikayeciler,romancılar insana insanı anlatıyorlar.Çünkü diğer insanların hayatı bizi ilgilendiriyor.
Bir Abdülhamit kitabı yazıyormuş Zülfü Livaneli beklemekteyim.