Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

348 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Kitabın adı, kitabın kahramanı Alexis Zorba’nın soyadından geliyor. #Zorba Türkçe’dekinin aksine; Yunanca’da “Hayattan tat alan, coşkulu” anlamına geliyor. Kitap, varoluşsal felsefe çerçevesinde, realizm akımına göre yazılmış. Kitabın hikayesi boyunca, yaşam, dinler ve tanrı inancı üzerine sorgulamalar mevcut. Yazar, #Aristoteles ’in cesaret ve özgürlüğe önem veren felsefesinin meşalesini taşıyor. Kitabın edebi incelemeleri arasında; patron karakterinin #Yunanmitolojisi ’nden #Apollon ’u, Zorba karakterinin ise #Dionysos ’u temsil ettiğine, madende aranan linyitin aslında bilinçaltına yolculuk anlamına geldiğine dair yorumlar bulunmaktadır. Kitap milliyetçilik kavramına da vurgu yapıyor ve barışçıllığı ön plana çıkarıyor. Fakat, maalesef kadınların varlığını erkeğin zevkinin bir aracı olarak gören bir eril bir bakış açısıyla yazılmış. #nikoskazancakis hukuk mezunu, siyasetçi, filozof, şair ve yazardır. İlk eseri olan bu kitabı yayımlandığında, 63 yaşındaydı ve bunun üzerine daha pek çok kitap yazdı. “Yazmak için geç mi kaldım?” diyenlere örnek olsun. Bu kitap “Uluslararası Barış Ödülü” almış (1956). Yazar neredeyse Nobel ödülünü de alacakmış ama 1 oy farkla ödülü Albert Camus’ya kaptırmış. Konusu (Spoiler!): Kitabın anlatıcısı (Zorba’nın deyimiyle patron ya da kağıt faresi) Girit’e linyit madenini işletmeye giden bir kapitalist ama aynı zamanda hümanist olmaya çalışan biri, asosyal ve kitap okumayı hayatın öteki zevklerine tercih eden biri. Zorba ise tam tersine, önceliği hayatın zevki ve sefasını sürmek olan, hayatın kitaplardan değil birebir yaşanarak öğrenileceğine inanan, içindeki yaşam enerjisini söndürmeden yaşayagelmiş, cesur, sadece kendisinin değil çevresindekilerin hakkını da gerekirse yumruklarıyla koruyan, doğa sever, “yaşamın bakirliğini korumuş”, topluma uyum sağlamak için kendini değiştirmemiş, inanılmaz çapkın ve hovarda ama aynı zamanda bilge bir karakter. Tüm bu özellikleri ile kitabın anlatıcısının hayatına dokunuyor ve onun dönüşümüne sebep oluyor. Ayrıca Zorba’nın sadece aşka gelince çaldığı bir müzik aleti olan santuru ve duygularını kelimelerden çok dansla dile getirebildiğine dair bir inancı var. Yıllardır süregelen Yunan-Türk düşmanlığının anlamsızlığı, iyi bir insanın milliyetine göre seçilemeyeceğine dair görüşler de Türkler ve Yunanlılar arasındaki savaşlara yüzeysel bir şekilde değinilerek kaleme alınmış. Zorba Yunanlılar adına savaşırken çok Türk ve Bulgar öldürdüğünden, kadınlarına tecavüz edip mallarını yağmaladığından ama bütün bunların yanlış olduğunu artık bildiğinden bahsediyor. Köy halkının dul kadınlara karşı olan yobaz tutumlarına, erkeklerin o dönemde dul kadına bakış şekline, ölüm döşeğindeki bir kadının malını yağmalamak için başında bekleyen çıkarcı ve vahşi insanları da kitabın konusuna dahil etmiştir. “Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin? Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir. Sonuna kadar git be insan, avara et ve korkma! Tanrı, baş şeytandan çok, yarım şeytandan iğrenir!” “İnsanlara umut verme. Hepimizin eşit olduğumuzu, hepimizin eşit haklara sahip bulunduğumuzu söyleme; çünkü hemen senin hakkını çiğner, elinden ekmeğini kapar, açlıktan gebermeye bırakırlar seni.” “İnsan canavardır!.. Ona kötülük mü ettin? Senden çekinir ve titrer. İyilik mi yaptın? Gözlerini oyar…” ”Eski olan şey ele avuca sığar sağlamdır, her an onu yaşar ve onunla savaşabiliriz. Gelecekteki şey daha doğmamıştır, tutulmaz haldedir, kaypaktır, düşlerin yaratıldığı malzemeden yapılmıştır, güçlü rüzgârların (aşk, olağanüstülük, talih ve Allah) çarptığı bir buluttur, seyrekleşir, sıklaşır, biçim değiştirir. En büyük peygamber, insanlara yalnız bir tek parola verebilir ve bu, ne kadar belirli değilse, veren o kadar çok peygamberdir.”
Zorba
ZorbaNikos Kazancakis · Can Yayınları · 202016bin okunma
·
203 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.