Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

136 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 saatte okudu
Sokrates
Sokrates
bu kitabı okusaydı şuna yakın bir şeyler derdi: "Aferin, Mark!" Çünkü Sokrates'in maiotik yani doğurtma yönteminin çok güzel bi uygulaması niteliğinde bence kitap. Maiotik yöntem karşınızdaki kişiye ironiden de faydalanarak aslında bildiği bir şeyi sorular sorarak açığa çıkarmaktır. Kişi o konuda hiçbir şey bilmediğini sanırken yığınla bilgisi olduğunu hayretle fark eder konuşma sonunda. Bu yöntemi
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in Savunması
'ında da görebilirsiniz. Diyalogu izlerken Sokrates'in karşıdakinin aklıyla adeta alay edişini ve konuşmayı ne kadar iyi yönettiğini izlemek büyük zevk. Neyse, kitaba döneyim, kitapta biri Genç Adam, diğeri Yaşlı Adam olmak üzere iki kişinin konuşmaları var. Yaşlı Adam burada Sokrates rolüne bürünmüş. Konularsa Bilgi Felsefesi kapsamına giriyor: Akıl, bilginin niteliği, onu elde etme biçimimiz, özgür irade vb. İlk bölümde iki ana başlık var: 1)İnsan Makinesi 2) Kişisel Değer. Tüm kitabın özünü 1.de buluyoruz aslında. İnsanın makine olmasından kastıysa şu: İnsan asla yeni bir şey üretmez. Sadece dışarıdan edindiği izlenimleri ve etkileri sentezleyerek bu sentezleri ifade eder. Ayrıca akıl makinemiz bizim kontrolümüz dışında çalışır. Ne hakkında çalışacağı ise tamamen neyden daha çok zevk aldığına bağlıdır. 2. Kısımsa kişisel değer, bu da 1.ye bağlı, kitaptaki diğer fikirlerin olduğu gibi. Eğer insan bir makineyse ve bu makine mizaç, eğitim ve diğer etkenlerle oluşuyorsa; kişinin özgür iradesi yoktur. Özgür iradesi yoksa, ona kişisel değer atfettiğimiz özellikler üzerinde de bir müdahalesi yoktur ki. Öyleyse bir kişinin herhangi bir şeydeki başarısı yüzünden takdir edilmesine ve kendiyle gururlanmasına da gerek yoktur. Biliyorum, bunlar kulağa saçma geliyor ilk bakışta, fakat Yaşlı Adamın kitap boyunca verdiği çeşitli örneklerle bu düşünceler pekişiyor. Ve 2. Bölüm: İnsanın Tek Dürtüsü:Kendi Onayını Güvenceye Almak. Bu bölümün ana fikri de ilk bölümün ilk kısmını, yani insan aklının bir makine olduğunu ve her daim en hoşuna gideni yaptığını tamamlıyor: insanın davranışlarındaki erek huzurlu hissetmektir. Bi dilenciye yardım ederken onun mutluluğu bizi mutlu edecektir, bunu amaçlarız. Ayrıca onun sefilliği acı verecektir, bundan da kaçınırız. Bunun üzerinde düşündükçe fedakârlık diye bir şey olmadığını da fark ediyoruz. Korkunç ama doğru bir felsefe. Twain, bu ruhunu tatmin etme eğilimini Ana Dürtü, Efendi gibi kavramlarla ifade ediyor. Ve yazarın çok önemsediği bir motto var:"İdeallerinizi, davranışlarınızdan aldığınız en büyük zevki bulacağınız zirveye doğru özenle yukarı, daha yukarı eğitin ki bu hem sizi memnun edip hem de komşularınıza ve topluma yarar sağlasın." Genç Adam bunun yeni bir öğreti mi olduğunu soruyor. Ve diyalogun devamı şu şekilde: "Y.a: Hayır. G.a: Daha önce öğretilmiş mi? Y.a: On bin yıldır öğretiliyor. G.a:Kim tarafından? Y.a: Tüm büyük dinler, tüm büyük İnciller. G.a: O zaman yeni hiçbir yanı yok. Y.a: Evet, var. Şimdi, açık yüreklilikle dile getirilmiş oldu. Bu daha önce yapılmamıştı. G.a:Ne demek istiyorsun? Y.a:Seni ilk sıraya, komşularınla toplumuysa ikincisine koymadım mı? G.a:Yani evet, orası farklıydı, doğru söylüyorsun." Dinlerdeki utilitarizm ve kendini feda etmeyi merkeze koyuş çok doğru bir tespit bence. Kitapta, insanın her şeyi kendi tatmini için yaptığını söyledikten sonra buradaki öncelik sıralamasını değiştirmiş. Sonraki bir bölümde de İçgüdü ve düşünce ayrıklığı sorgulanmış. Yaşlı adam, tüm hayvanlar gibi insanın da tek bir mekanizmayla düşündüğünü savunuyor. Genç Adam ise bu durumda insanmerkezci görüşü temsil ediyor ve insanın hayvanlardan üstün olması gerektiğini savunuyor, onların eşit olması düşüncesi bile onu fazlaca tetiklemeye yetiyor, insanın daha aşağı olduğunun söylenmesine tepkisini varın siz hesap edin. Bu noktada, yani insanın kendini biyolojik düzenin, dünyanın hatta evrenin merkezine koyması benim ilk kez karşılaştığım bi konu değildi.
Soluk Mavi Nokta
Soluk Mavi Nokta
kitabında,
Kozmos - Evrenin ve Yaşamın Sırları
Kozmos - Evrenin ve Yaşamın Sırları
kitabı ve belgeselinde,
Evrim
Evrim
kitabında aynı şey işleniyordu ve bu sayede hepsi zihnimde iyi bir sentez oluşturdu. Hepimiz türümüzü, etnik grubumuzu, dinî grubumuzu ön plana koyma eğilimindeyiz. Bu kitapta da bunu şu ifadelerle çok güzel anlatıyordu bence:"Her ulus, tek gerçek dine inandıklarını, tek mantıklı hükümet sistemine sahip olduklarını "biliyor". Hepsi, kendilerinin de berbat olduklarından şüphelenmeden diğerlerini küçümsüyor. Hepsi, kafalarındaki, üstün oldukları hayaliyle gurur duyuyor. Hepsi tanrının en çok onları sevdiğinden emin." Özetle ince bir kitap da olması ve felsefî konuları basitçe, hayatla iç içe işlemesi ve akıcı olması beni benden aldı. Her okura tavsiye ederim. İyi okumalar.
İnsan Nedir?
İnsan Nedir?Mark Twain · Dedalus Kitap · 201815,2bin okunma
·
226 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.