Gönderi

Mumunun ışığı pencerenin önündeki bir ağacın küçük dallarında titreşti, dal karanlıkta sallanırken gözünün önüne penceresinin altında uzanan bütün dünyanın bir tablosu geldi; devasa nehri ve devasa ormanı düşündü, geniş alanlara yayılan kuru toprakları ve dünyayı kuşatan engin denizleri; gök denizden yukarı dimdik ve devasa yükseliyordu, gökyüzüyle denizin arasını yoğun hava dolduruyordu. Ne kadar da engin ve karanlık olmalıydı rüzgâra açık bu gece; ve bütün bu büyük boşluğun içinde kasabaların ne kadar az, ufak ışık halkalarının ne kadar küçük olduğunu düşünmek tuhaf geliyordu, ya da dünyanın kabaran, kaba kıvrımları arasında şuraya buraya birer birer dağılmış ateşböceklerinin. O kasabalarda küçük erkekler ve kadınlar vardı, minik erkekler ve kadınlar. Ah, bir düşünülürse, burada, küçük bir odada acı çekerek ve merak ederek oturmak çok saçmaydı. Herhangi bir şeyin ne önemi vardı? Minicik bir yaratık olan Rachel alt katta hasta yatıyordu, buradaki bu küçük odada da Terence onun adına acı çekiyordu. Bu engin evrende bedenlerinin yakınlığı ve bedenlerinin minicikliği ona saçma ve gülünç görünüyordu. Hiçbir şeyin önemi yok, diye yineledi; hiçbir güçleri, hiçbir umutları yoktu.
Sayfa 364 - 365 / Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
·
71 görüntüleme
Dernhelm okurunun profil resmi
Dönüp de Dışa Yolculuk alıntılarıma bakarken farklı bir kitapta benzer bir şeyin altını çizdiğimi fark ettim: #182413264 Sonra da "Aslında hiçbir şey olmuyor." benzeri alıntılar beni neden bu kadar etkiliyor onu merak ettim. Kendime arada "Hiçbir şeyin önemi yok." hatırlatması yapmayı seviyorum, bu da onlardan biri olsun.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.