Modern doğal hukuk öğretisinde bireyin merkezi bir konum kazanması, hakikatin insan aklı tarafından kesin olarak kavranabileceği yönündeki modern felsefi inançla doğrudan bağlantılıdır. Kesin bilgiye ulaşmak için apaçık olandan başlanılması gerektiğine inanan modern felsefe, açıkça sağlam ve kesin yegane şey olduğunu düşündüğü bireysel insan tabiatını, çıkış noktası olarak almıştır. Tözü bağıntılardan daha fazla önemseyen 17. yüzyıl felsefesine uygun olarak, modern doğal hukuk öğretisinde de insan töz, toplum ise bağıntı olarak alınmıştır. Sabine, bireye tanınan bu önceliğin, modern doğal hukuk öğretisinin en belirgin ve sürekli niteliği olduğunu belirtir; özellikle Locke ve Hobbes tarafından geliştirilen bireyin önceliği düşüncesi, Fransız Devrimi'ne kadar toplumsal teorinin evrensel öz çizgisi olmuş ve bu tarihten sonra da yaşamaya devam etmiştir.