Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Derda Küçükalp

Derda KüçükalpSiyaset Felsefesi yazarı
Yazar
8.6/10
18 Kişi
74
Okunma
7
Beğeni
2.363
Görüntülenme

Hakkında

Derda Küçükalp, 1971 yılında Erzurum’da doğdu. 1995 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktora öğrenimini Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalında tamamladı. 2012 yılında Siyasi Düşünce alanında doçentlik unvanını aldı. 2018 yılında Profesör oldu. Halen Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde öğretim üyesi olarak görevini sürdürmektedir. Prof. Dr. Derda Küçükalp siyaset felsefesi, siyaset teorisi, siyasi düşünceler tarihi, siyasi ideolojiler ve demokrasi teorisi alanlarında çalışmalar yapmaktadır. Derda Küçükalp’in Siyaset Felsefesi, Politik Nihilizm ve Nietzsche’nin Ahlak ve Politika Felsefesi isimli üç kitabı ve çeşitli dergilerde yayımlanmış makaleleri bulunmaktadır.
Unvan:
Yazar
Doğum:
Erzurum, 1971

Okurlar

7 okur beğendi.
74 okur okudu.
2 okur okuyor.
72 okur okuyacak.
3 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Nietzsche'ye göre devlet "iyi" ve "kötü" ayrımını tanımayan yalan uzerine kurulu bir tuzaktır ve devlet katında yer almak isteyenler ise mutluluğu iktidar sahibi olmak sanan "lüzumsuzlar" ve bu hırs ile birbirinin sırtına tırmanan "maymunlar" dir: Bakın şu lüzumsuzlara! Servet edinirler ve böylece daha da yoksullaşırlar. Güç ve gücün kaldıracını isterler, yani çok para sahibi olmayı isterler, - nasipsizler! Su çevik maymunların tirmanışına bakın! Birbirlerinin sırtına tırmanırlar, böylece çamura ve derine batarlar,Tahta geçmek ister hepsi de onların deliliğidir bu sanki mutluluk tahtta otururmuş gibi. Genellikle çamur oturur tahtta ve genellikle taht da çamurda.
Bilhassa faşizm tanımı dikkat edilesi..
Onlara göre, ister siyasetin, bütün bir toplumsal ya­şamı kuşatıp tek tipleştirmesi fenomenine karşılık gelen faşizm­de olduğu şekliye açık bir biçimde, isterse kültür endüstrisi­nin sanat da dahil olmak üzere her şeyi bir meta haline, yani bir­biriyle değiştirilebilir ve alınıp satılabilir nesneler haline getiren, kendi iç mantığına aykırılık arz eden ve kültür endüstrisine uyum sağlamayanları ise, ''ekonomik acziyetle cezalandırarak'' dışlayan piyasa düzeni içerisinde örtük bir biçimde varlığını sürdürüyor olsun, totalitarizm deneyimi, nihayetinde araçsal aklın ve araçsal akla bağlı hakimiyet mantığının tüm insani iliş­kiler alanını belirleyecek güce kavuşmasının bir sonucudur.
Reklam
Platon&Aristoteles
Platon teorik bilgiyi önemsediği ve bilgiye ancak filozofların ulaşabileceğini düşündüğü için ideal toplumu uzlaşım ve deneyimin ürünü olan yasa­ların olmadığı bir toplum olarak kurgulamış ve yöneticinin filo­zof-kral olması gerektiğini belirlemiştir. Özellikle ahlak ve siyaset alanında deneyimi ve pratik bilgiyi önemseyen Aristoteles ise, filozof olmayı değil yaşam pratiği içerisinde kazanılan siyasal erdemlere sahip olmayı yöneticiliğin koşulu olarak almış ve ide­al toplumu bilginin kristalize olmuş biçimi olarak gördüğü yasa­ların hüküm sürdüğü bir toplum olarak tasvir etmiştir.
İkinci altı çizilesi..
Gerek Marx, gerekse Manheim, ideolojik düşüncenin iki ayrı tanımını yapmışlardır: İlki insanların kişisel çıkarları doğrultusunda fikirlerini yönlendirmelerini ifade eden ilkel anlamda bir ideoloji kavramlaştırmasıdır. Diğeri ise bir kimsenin belli bir grubun ya da kültürün içinden olaylara bakmasından kaynaklanan nedenlerle söz konusu grubun ya da kültürün duvarlarını aşamaması gerçekliği bulanık gözlüklerle görmesi anlamında sistematik ideoloji kavramlaştırmasıdır.
Apolloncu öğe,kaosun akışı içerisinde benliğin göreli kararlılığının sağlanmasının, karakterin biçimlendirilmesinin bir imkanı olarak kendini gösterirken; Dionysosçu öğe, benliğin tahribatına, sınırlarının belirsiz hale gelmesine ve böylece sürekli genişleyen bir kapasiteye işaret eder. Üst insan Apolloncu vasfıyla oluşa kendi karakterinin damgasını vuran, biçimini veren bir birey anlamına gelir. Fakat Dionysosçu vasfı dikkate alındığında, söz konusu bireyin statik, yalıtık, oluştan bağımsız bir şekilde varolamayacağı ortadadır. Bu bağlamda, üst insanın 'egemen birey' olma vasfının daha ziyade Apolloncu öğenin amor fati, yani kişinin yaşamı ve kendi kaderini onaylayabilme vasfının ise Dionysosçu öğenin bir uzantısı olduğunu söyleyebiliriz.
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
230 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Siyaset Felsefesi - Derda Küçükalp
Yani gerçekten güzel bir kitap. Siyaset felsefesi alanında özet bir kitap ararken, Prof. Derda Küçükalp'in kitabından başlayayım dedim. Nitekim, iyi ki de başlamışım. Ağırlıklı olarak, Batı felsefesinin siyasetteki yansımalarını özetleyen bu kitap, Aristo'dan Foucault'ya kadar Batılı siyaset düşüncesinin anlaşılır bir panaromasını veriyor. Bu kitaptan alıntı paylaşmayı denedim ama ol(a)madı çünkü metinleri hazırlayan kişi o kadar öğretici hazırlamış ki, ya metinlerin tamamını yayınlamak gerekiyordu ya da hiç paylaşmamak gerekiyordu. Metinlerin tamamını yayınlamak hem yorucu hem de etik ihlali olduğu için bu yoldan vazgeçtim. Sadece şunu diyeyim, bu alanda okuma yapmak isteyenlerin kesinlikle tekrar tekrar okuması gereken bir kitaptır. Vaktim olursa ileride tekrar okumayı düşünüyorum. Bu kitabı daha güzel yapan bir başka husus, kaynakça kısmıdır. Kaynakça kısmındaki kitaplara ve bu kitaplardan yapılan alıntılara hayran kaldım. Her neyse, uzun lafın kısası, sosyal ve siyasal bilimlerle ilgilenen herkesin bu kitaba göz atması gerektiğini düşünüyorum. 10/10 veriyorum. Okumanızı tavsiye ederim.
Siyaset Felsefesi
Siyaset FelsefesiDerda Küçükalp · Dora yayıncılık · 201644 okunma